Filmin Künyesi:
ÇOCUK POZU | POZITIA COPILULUI | CHILD´S POSE | Yönetmen: Calin Peter Netzer / Oyuncular: Luminita Gheorghiu, Bogdan Dumitrache, Natasa Raab, İlinca Goia, Florin Zamfirescu, Vlad İvanov / Romanya / 2012 / DCP / Renkli / 112´
Ağlarsa Anam Ağlar
Filmin başında varlıklı bir aile ile karşılaşıyoruz. Orta yaşın üzerindeki Cornelia’nın doğum günü partisi var. Oğlu Barbu’nun partiye gelmemesi Cornelia’nın moralini oldukça bozmuş ve bu durumdan gelini Carmen’i suçluyor. Doğum günü partisindeki katılımcılara şöyle bir baktığımızda varlıklı aileler, bakanlar vb. gibi kişiler olduğunu gözlemliyoruz.
Cornelia’yı şimdi de keyifli bir şekilde opera izlerken görüyoruz. Derken kız kardeşi telaşlı bir şekilde Cornelia’yı dışarıya çağırıyor. Asıl hikâyemiz tam da bu noktadan sonra başlıyor. Kız kardeşinin anlattığına göre Barbu bir kazaya karışmıştır. Kendisinde bir şey yoktur ama arabasıyla çarptığı genç çocuk maalesef hayatını kaybetmiştir. Cornelia ve kardeşi apar topar Barbu’nun götürüldüğü karakola gitmek için yola çıkarlar. Bir yandan da hatırlı kişileri devreye sokmak adına kulis çalışmaları da pek tabii ki başlamıştır. Cornelia’nın kazada ölen çocukla ilgili en ufak bir düşünce ya da duygusunun olmadığını gözlemleriz. Varsa yoksa biricik oğlu Barbu hapse girmekten nasıl kurtulur onun peşindedir.
Barbu karakolda olayın da şoku ile dut yemiş bülbül rolünü üstlenirken annesi tüm detaylarla ve prosedürle yakından ilgilenir. Oğlunu bir an olsun yalnız bırakmaz. Karakoldaki ifade ve doktor kontrolleri sonrasında Cornelia’nın evine dönerler. Cornelia oğlunun eve dönmesinden dolayı neredeyse kazaya sevinecektir. Ailede tüm kontrolü elinde tutan Cornelia eline geçen bu fırsatı sonuna kadar kullanır. Barbu ise aslında bu durumdan hiç hoşnut değildir ama bir yandan çaresizdir de. Tam da eşi Carmen’in onu tanımladığı gibi: “Bir şeyi istiyor ama sonra istememiş gibi davranıyor”. Buradaki süreçte de benzer bir tablo geçerli. Kaza soruşturması ile ilgili tüm pis işleri Cornelia neredeyse tek başına yürütüyor. Barbu ne kadar kızsa da elinden başka bir şey gelmiyor.
Filmde beğendiğim 3 karşılıklı sahneden ilkine geliyoruz şimdi. Cornelia ile kaza soruşturmasında tanık olarak yer alan diğer arabanın şoförü. Tam bir hayali tavla oyunu şeklinde bir sahne gözlemliyoruz. İki taraf da sıra ile hayali bir zar atıp birbirlerini ikna etmeye çalışıyorlar. Sonunda bir şekilde anlaşmaya da varıyorlar. Hemen bir sonraki sahneye geçiyoruz. Beğendiğim 2. karşılıklı sahne. Sahnede yine Cornelia var. Bu sefer gelini Carmen ile konuşuyor. Yine çok güzel diyaloglar yazılmış. Bu sefer de sanki hayali bir satranç oyunu izliyoruz. İki taraf da sıra ile hamlelerini yapıp içlerinde biriktirdiklerini en gerçekçi haliyle ortaya döküyorlar. Konuşmalardan Carmen ile Barbu’nun ayrılık kararı verdiklerini öğreniyoruz. Tam da Cornelia’nın istediği şey. Sadece zamanlamasının bu kazaya denk gelmesi iyi olmamış diye düşünüyor Cornelia. Yine öğrendiğimiz diğer önemli bir detay da Barbu’nun aşırı hassas derecedeki mikrop takıntısı. Carmen ile aralarındaki cinsel uyuma da oldukça negatif etkisi olmuş. Bu mikrop takıntısı ile ilgili daha önceki sahnelerde rastladığımız bazı kareler şimdi yerlerine oturuyor ( Barbu’nun doktor kontrolü sırasında şırınganın ısrarla gözü önünde değiştirilmesini istemesi vb.)
Çok güçlü ailemizin önünde şimdi bir eşik daha var. O da kazada çocukları ölen aileye başsağlığı ziyaretinde bulunmak. Çocuğun ailesinin evine varmışlardır. Barbu arabada kalmayı seçer. Bu yüzleşmeye iki eski düşman yeni dost Cornelia ve Carmen göğüs gereceklerdir. Acılı aile perişan durumdadır. Babanın suratından acının neredeyse tüm türevleri okunabilmektedir. Zavallı anne ise bir köşede acı acı ağlamaktadır. Ev içindeki bir görüntü oldukça dikkatimi çekti ve çok beğendim. Kameraya doğru yüzü dönük acılı baba kanepede oturmaktadır. Babanın karşısında da Cornelia ve Carmen sandalyede kameraya sırtı dönük oturmaktadırlar. Sanki hayali bir mahkeme salonu görürüz burada. Savcı baba sanıklara iddianameyi okumaktadır. Ve gelelim beğendiğim 3. karşılıklı sahneye. Başrollerden birinde yine Cornelia var. Bu sefer karşısında ölen çocuğun acılı annesi. Cornelia şuursuz bir şekilde oğlunun ceza almadan kurtulabilmesi için gerekli gereksiz ne kadar detay varsa söyler. Barbu aslında çok iyi biridir, İngilizce ve Fransızca biliyordur, artistik buz pateni yapıyordur, kimya doktorasını tamamlayacaktır vb. gibi bilgiler. Cornelia bir yandan da gözyaşlarını tutamaz. Ortada hayali bir domino oyunu oynanmaktadır bu sefer de. Cornelia elindeki tüm taşları ortaya koyar ama dominoyu yapan elindeki tek acı gerçeği tüm sadeliğiyle ortaya koyan ölen çocuğun annesidir. O da yine ağlamaya devam eder.
Filmin finalinde Barbu da dayanamayıp arabadan çıkar ve acılı baba ile yüzleşir. Göstermelik bir tokalaşma olur ikili arasında. Cornelia ailenin evinden ayrılmak için arabayı hazırlarken filmimiz de son bulur. Filmi çok beğendim. Filmin senaryosu oldukça güçlü ve etkileyici. Filmde tek eleştirebileceğim nokta birçok sahnede kameranın hareketli kullanımı oldu. İzlerken beni zaman zaman rahatsız etti. Her şeye rağmen bence güzel ve izlenmesi gereken bir film.