Riley’nin Hayatı

image

Filmin Künyesi:

RİLEY´NİN HAYATI | AIMER, BOIRE ET CHANTER| LIFE OF RILEY | Yönetmen:  Alain Resnais / Oyuncular: Sabine Azéma (Kathryn), Sandrine Kiberlain (Monica), Caroline Sihol (Tamara), André Dussollier (Simeon), Hippolyte Girardot (Colin), Michel Vuillermoz (Jack) / Fransa / 2013 / Renkli / 108´

Sinopsis:

Mart ayında hayatını kaybeden, Yeni Dalga’nın öncü isimlerinden Alain Resnais, Sigara İçince / Sigara İçmeyince ve Kalpler’den sonra tekrar İngiliz oyun yazarı Alan Ayckbourn’dan bir uyarlamayla son kez karşımızda. Doksan iki yaşındaki ustanın son filmi Riley’nin Hayatı, amatör bir tiyatro grubunun sarsıcı bir haber almasıyla başlıyor. Oyuncuların yakın arkadaşı George kansere yakalanmıştır ve birkaç ay sonra ölecektir. Arkadaşlarının son aylarını neşeli geçirmesi umuduyla onu, sahneye koyacakları yeni oyunun kadrosuna dahil etmeye karar verirler ama (film boyunca asla görmediğimiz) George beklenmedik şekilde hepsinin hayatını değiştirecektir.

Artılar

  • Oyunculuklar oldukça başarılı.
  • Filmdeki olayların neredeyse tamamı iç mekanda geçmesine rağmen temponun hiç sekteye uğramaması iyi bir başarı.
  • Senaryoda diyaloglar ve özellikle de kadın-erkek ilişkilerine dair sözler/gözlemler oldukça iyiydi.
  • Jack, Colin ve Simeon’un farklı yerlerde iken aynı karede gösterildikleri sahne güzeldi.
  • Monica, Tamara ve Kathryn’in Riley’in tatil arkadaşlığı ile ilgili tartıştıkları sahne iyiydi.

Eksiler

  • Üzerinde çalıştıkları tiyatro oyunu ve Riley’nin hastalığı dışında karakterlerin normal hayatları ile ilgili hiç sahne olmamasını (en azından benim gözüme çarpmadı) biraz yadırgadım.
  • Filmde hakkında konuşulanlardan bir de Tilly’yi sadece filmin sonunda görüyoruz. Acaba Tilly daha önceki sahnelerde de biraz yer alsa ve böylece Riley’nin filmdeki görünmezliği daha tekilleşse iyi olabilir miydi diye düşündüm.

Keşif

  • Çoğu sahnenin bir tiyatro oyunu provası gibi olması ve dekorun tiyatro sahnesi olarak düzenlenmesi bana “Anna Karenina” (Yönetmen: Joe Wright) filmini hatırlattı.
  • George Riley karakterinin hiç görünmediği halde film üzerindeki etkisinin büyük olması, hem filmin uyarlandığı  Alan Ayckbourn’ın aynı adlı oyununun hem de senaryonun başarısı olmuş diye düşünüyorum.
  • Karakterlerin önemli açıklamalarda/itiraflarda bulunduğu sıralarda arka planın o anki sahneden soyutlanarak farklılaştırılması ilginç ve hoş bir uygulama olmuş. Sanki o anlardaki bu değişim belgeselimsi bir boyut da katmış filme.

Öylesine

  • “Yetenekli Bay Riley”
  • “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”