Florida

image

Filmin Künyesi:

FLORIDA | FLORIDE | Yönetmen: Philippe Le Guay / Oyuncular: Jean Rochefort (Claude Lherminier), Sandrine Kiberlain (Carole Lherminier), Laurent Lucas (Thomas), Anamaria Marinca (Ivona), Clément Metayer (Robin), Coline Beal (Juliette), Edith Le Merdy (Mme Forgeat) / Fransa / 2015 / Renkli/ 114´

Sinopsis:

Artık 80 yaşında olsa da, Claude Lherminier çakı gibidir. Aldığı onca yaşa rağmen bedeni bir şekilde cazibesini ve sağlığını muhafaza etmektedir. Lakin tek bir sorun vardır: Kendisi inatla reddediyor olsa da yaşadığı unutkanlık ve kafa karışıklığı nöbetleri sıklaşmıştır. En büyük kızı Carole, babası evde yalnız başına kalmasın diye her gün ayrı bir mücadele vermektedir. Nihayetinde Carole´un aklında bir fikir beliriverir: Bir seyahat… Dramla komedi arasında hassas bir denge tutturan ve Jean Rochefort´ın muazzam performansıyla yükselen Florida, “unutmak”ı diline dolasa da daha ziyade “hatırlamak” üzerine bir film.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Filmin geçmiş, şimdi ve geleceği ayı anda işlemesi güzel bir uygulama olmuş.

Eksiler

  • Filmdeki karakterlerin Alice ile olan ilişkisi tam olarak konumlandırılamıyor.

Keşif

  • Genel anlamda vasat bir film olmuş.
  • Yaşlı bir adam ve hafıza kaybı gibi noktalar açısından bu film bana “Nebraska” (Yönetmen: Alexander Payne) filmini hatırlattı.
  • Claude’nin, huzurevi planının torunu için olduğunu düşünmesi “Korkusuz Korkak” (Yönetmen: Natuk Baytan) filminde Mülayim Sert (Kemal Sunal) ile doktor arasındaki sahneyi hatırlattı bana.

Öylesine

  • “Hafızasız Hafıza”
  • “Still Alice”

Nebraska

image

Filmin Künyesi:

NEBRASKA | Yönetmen: Alexander Payne / Oyuncular: Bruce Dern, Will Forte, Stacy Keach, June Squibb / ABD / 2013 / Siyah-Beyaz / 121´

Sinopsis:
Alexander Payne’nin (Sideways, The Descendants), arkadaşı Bob Nelson’ın senaryosunu yazdığı yeni filmi, harika karakterlerle dolu bir melankolik komedi. Uzun  yıllardır çekilen en iyi siyah-beyaz filmlerden biri olan Nebraska, profesyonel oyuncularla, amator oyuncuları buluşturuyor ve çekildiği mekanların egzotik havasını ve ritmini yansıtıyor. Montana’da yaşayan Woody (Bruce Dern) isimli yaşlı bir alkolik kazandığını zannettiği piyango ödülünü almak için Nebraska’ya gitmek üzere defalarca evden kaçar. Woody’nin ilerleyen bunamasından sıkılan ailesi onu bir bakımevine yerleştirmek konusunu tartışır. Sonunda ona gerçeği anlatmaya çalışmaktan yorulan iki oğlundan biri, Dave (Will Forte) babasını arabasıyla götürmeyi teklif eder. Yolda Woody yaralanır. Baba-oğul, Woody’nin doğduğu ve geçmişiyle yüzleştiği küçük bir Nebraska kasabasında bir süre dinlenmek zorunda kalırlar.

Artılar

  • “Woody” rolünde Bruce Dern’in, “David” rolünde Will Forte’nin ve “Kate” rolünde June Squibb’in oyunculukları çok başarılı.
  • Müzik kullanımı oldukça başarılı.
  • Filmin senaryosu oldukça güçlü. Özellikle mizahi yönü ağır basan diyaloglar ustalıkla yazılmış.

Eksiler

  • Woody’nin Nebraska yolculuğuna çıktığı sırada bir otelde geçirdiği küçük kazanın ardından birdenbire eski kasabasında kalmaya ikna olmasını çok keskin bir geçiş olarak yorumladım.
  • Filmin sonlarına doğru Woody’nin yeni kamyoneti ile eski kasabasının içinden geçtiği ve biraz da hava attığı sahne klasik bir tercih olmuş.

Keşif

  • Woody karakteri biraz bana “Milyarder” (Yönetmen: Kartal Tibet) filmindeki Mesudiyeli Mesut (Şener Şen) karakterini hatırlattı. Gerçi “Milyarder” filminde piyango gerçekten Mesut’a çıkıyordu. Ama iki filmde de yakın çevrenin, eski dostların piyango çıkmış birine gösterdikleri tutumlar hemen hemen ortak gibiydi.
  • Siyah-Beyaz çekilen filmdeki bu renk zıtlığını tasarlanan karakterler (Woody-Kate, David-Ross, David/Ross – Bart/Cole) içerisinde de sanki görebiliyoruz. Bu bakımdan filmdeki renk tercihi bence olumlu olmuş.
  • Filmde birçok komik sahne var ama film sonrasında ilk aklımda kalanlar aşağıdakiler oldu:
                  Oğlu David ile Woody’nin düşürdüğü dişlerini tren raylarında aradığı sahne.
                  Kate’in mezarlıkta ölen kişiler hakkında geçmişten bilgileri/anıları anlattığı sahne.
                  David ve abisi Ross’un yanlış kompresörü çaldıkları sahne.
                  David ile kuzenleri Bart ve Cole arasında geçen yolculuk ne kadar sürdü sahnesi.
                  Woody ve kardeşlerinin hep birlikte TV izledikleri sahne.
                  Woody’nin başını alıp alıp kendini yollara attığı neredeyse her sahne 🙂
                  Woody ve David’in barda ilk defa birbirleri ile sohbet ettikleri sahne.
  • Woody belki gerçekte piyangoyu kazanamıyor ama geçmişine yaptığı yolculuk ile aslında hayatı kazanıyor belki de. Doğup büyüdüğü kasabada rastladığı her kişi onun geçmişinde karanlıkta kalmış bölgelerini birer birer aydınlatıyor.
  • Bu filmdeki ana karakterler arasındaki ilişki hiyerarşileri/baskınlıkları ile “Bir Zamanlar Anadolu’da” (Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan) filminde ana karakterlerin hiyerarşik ilişki yapısı arasında bir benzerlik yakaladım. “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminde bir cesedi arama hikayesi vardı. Bu filmde de çıkmamış olan piyangonun aranmasını bir nevi maddi anlamda ceset araması olarak okuyabiliriz. İki filmdeki ana karakterleri aşağıdaki gibi eşleştirmeye çalıştım.
                      Woody – Zanlı Kenan (Fırat Tanış)
                      Kate – Savcı Nusret (Taner Birsel)
                      Ross – Komiser Naci (Yılmaz Erdoğan)
                      David – Doktor Cemal (Muhammet Uzuner)

Öylesine

  • “Million Dollar Woody” | “Milyonluk Woody”.
  • “Bir Kamyonetin Peşinde” | “Bir Kompresörün Peşinde” | “Bir Piyangonun Peşinde”.
  • “Bir Zamanlar Nebraska’da”.