Miss Julie

image

Filmin Künyesi:

MISS JULIE | Yönetmen: Liv Ullmann / Oyuncular: Jessica Chastain (Miss Julie), Colin Farrell (John), Samantha Morton (Kathleen), Nora Mcmenamy (Çocuk Miss Julie) / Norveç / 2014 / Renkli / 130´

Sinopsis:

Ingmar Bergman’ın “esin perisi”, efsane oyuncu Liv Ullmann’ın 2000 tarihli Sadakatsiz’den bu yana çektiği bu ilk film, dünya prömiyerini Eylül’de Toronto Film Festivali’nde yaptı. Miss Julie, aristokrat bir kadınla kahyası arasındaki “aşağıdakiler-yukarıdakiler” cinsinden tek gecelik bir aşk hikayesini anlatan, yıldızlarla dolu bir dönem filmi. 1890’larda bir yaz gecesi… İrlanda asıllı İngiliz aristokratlarından Bayan Julie, babasının kahyasını kendisini baştan çıkarmaya ikna eder. Sabaha kadar dans edip içki içer, birbirlerinin kanına girip birbirlerini etkilemeye; karşılıklı tiksinme ve arzuyla, birbirlerini ezip hükmetmeye çalışırlar. Sabahın umut mu, umutsuzluk mu getireceğinden emin olamadan, tek çıkışlarını bir Yunan trajedisinin feci sonunda bulurlar.

Artılar

  • Jessica Chastain ve Samantha Morton oldukça başarılı bir oyunculuk sergilemişler.
  • Filmdeki müzik kullanımı başarılı.
  • Film vasat ya da vasatın az altı olsa da Liv Ullmann’ın hatırına izlemeye değer.

Eksiler

  • Maalesef miss Liv Ullmann filmleri 🙁
  • Filmin ilk yarısı iyi ama daha sonra film başka bir hale bürünüyor.
  • Söz konusu olan kişi Liv Ullmann olmasından dolayı üzülerek yazıyorum ama maalesef diyaloglar başarılı değil. Diyalog uzunlukları Ingmar Bergman filmlerini hatırlatsa da kalite aynı derecede değil.
  • Colin Farrell’in oyunculuğu çok teatral kalmış.
  • John karakterindeki sert dönüşüm oldukça yapı bozucu olmuş.
  • Bir sahnede Miss Julie ve John dışarıdan gelenlerden saklanmak için Julie’nin kendi odası yerine neden John’un odasına girerler anlamak pek mümkün değil.

Keşif

  • Filmde müziğin kullanılış biçimi ve müzikler bana “Kış Uykusu” (Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan) filmini hatırlattı.
  • Kathleen karakterini hem hizmetçi hem de inançlı biri olması nedeniyle “Çığlıklar ve Fısıltılar”  (Yönetmen: Ingmar Bergman) filmindeki Anna (Kari Sylwan) karakterine benzettim.

Öylesine

  • Yaz Dönümü Sonatı”

Şarkı Söyleyen Kadınlar

image

Filmin Künyesi:

ŞARKI SÖYLEYEN KADINLAR | Yönetmen:  Reha Erdem / Oyuncular: Binnur Kaya (Esma), Philip Arditti (Adem), Kevork Malikyan (Mesut), Deniz Hasgüler (Meryem), Vedat Erincin (Doktor), Aylin Aslım (Hale) / Türkiye / 2014 / Renkli / 128´

Sinopsis:

İstanbul’un adalarından birinde muhtemel bir deprem nedeniyle adayı boşaltma kararı alınmıştır. İnsanlar akın akın oradan ayrılırlar ancak küçük bir kesim bu karara uymayarak kalmakta ayak direr. Etrafta kıyamet arifesini andıran bir atmosfer hüküm sürerken geride kalanlar için hayat koşulları günden güne zorlaşacaktır. Film, yaşamları farklı engellerle sıkıştırılmış bir grup kadının, inanç, cesaret ve enerji ile hayatın farklı boyutlarına yaptıkları heyecan verici insani serüvenlerine eşlik ediyor. Trajedilerini, isyan ve hayat şarkılarıyla dönüştüren bu kadınlar, bir türlü çıkamadığı çocukluğuyla erkekliğinde boğulan Adem’i elinden tutmalarıyla, insan olmanın eşsizliğini tattırıyorlar.

Artılar

  • Filmin görüntü yönetimini oldukça başarılı buldum.
  • Filmdeki ses kurgusu ve ses işçiliği mükemmel seviyede.
  • Doktorun evindeki kanepede uzanmış olan Meryem’in yüzünü gösteren kameranın, kesme yaparak benzer bir pozisyonda olan atın yüzünü bizlere göstermesi oldukça güzel bir uygulama olmuş.
  • Atlara da bu filmde ayrı bir parantez açmak lazım. Bu filmde insanlar ve atlar zaman zaman birbirlerine karışıyorlar. Benzer uzanış şekilleri, duygusal devinimler, hastalıklar vb.

Eksiler

  • Senaryoyu biraz zayıf buldum. Film içerisinde birçok hikaye yer alması bütünselliğe zarar vermiş.
  • Doktorun çok istediği Meryem’e (daha doğrusu bir kadına) kavuşup evlendikten sonra ona cinsel anlamda yaklaşmaması ya da onu tehlikelere karşı korumaması gibi tavırlarına çok anlam veremedim.
  • Adem’in eşi Hale’nin birdenbire Mesut’un evinde onlarla beraber kalmaya başlamasını çok anlamlandıramadım.
  • Kadın karakterlerimizin ormanda tekerleme ve şarkı söylediği sahneler filme genel anlamda renk katsa da bu sahnelerin fazla olmasının izleyicinin hikayeden uzaklaşmasına sebep olabileceğini düşündüm.

Keşif

  • Filmde kadınların yanı sıra rüzgarın da zaman zaman kendince şarkı söylediğini görüyoruz. Özellikle filmin açılış sahnesinde rüzgar adeta döktürüyor.
  • Esma karakterini hem inançlı biri olması hem de hizmetçi olarak çalışması özelliklerinden dolayı “Çığlıklar ve Fısıltılar” (Yönetmen: Ingmar Bergman) filmindeki hizmetçi karaktere benzettim.
  • Tanrı’dan gelen işaretlerle yolunu bulmaya çalışan Esma, kaybolan Adem’i arama çalışmaları sırasında karşısına çıkan geyiğin gittiği yönü takip ederek Adem’e ulaşıyor.
  • Mesut karakterini hem sima olarak hem de maddiyata verdiği önemden dolayı, “Bizim Aile” (Yönetmen: Ergin Orbey) filminde “Yaşar Usta”nın (Münir Özkul), suratına karşı efsanevi tiradını haykırdığı “Saim Bey”  (Saim Alpago) karakterine benzettim.
  • Bu filmde erkeklerin kadınlarla ve daha çok onların bedenleri ile ilgili temel saplantılarını ve çaresizliklerini görüyoruz. Adem kimi anlarda kendine sahip olamayıp karşısındaki kadına sahip olmaya çalışır. Doktor ve Mesut havuz başında hayal ettikleri kadın formuna ilişkin ölçüler üzerinde sohbet ederler. Filmde bu ve bunun gibi birkaç örneğe daha rastlamak mümkün.
  • Filmin kimi bölümlerindeki gerçeküstücü yaklaşım ve masalsı formlar Onur Ünlü filmlerini çağrıştırdı.
  • Filmin karanlık ve kasvetli bir atmosfere sahip olması bana “Gölgesizler” (Yönetmen: Ümit Ünal) filmini çağrıştırdı.
  • Pelerinle dolaşan Esma karakteri filme masalsı bir boyut katmış. “Kahverengi Pelerinli Kız”ımız ormanda dolaşırken kendisine gösterilen işaretlerle tehlikelerden korunuyor ve tekerlemeler, şarkılarla doğaya kendini kabul ettiriyor.
  • Filmin son karesinde, çıkan yangın sonrasında göğe yükselen toz bulutunu görüyoruz. Rüzgar da hafiften esiyor. Filmin bir yerinde de geçtiği gibi: “Rüzgar kaçar, toz dolar; toz kaçar, rüzgar dolar”.
  • Filmin hikayesinde yer alan adadaki deprem beklentisinin öncüleri ya da artçılarını karakterlerimizin yaşamlarında başlarına gelen olaylarda görmüş oluyoruz.
  • Meryem’in Doktor’un evlenme teklifini kabul ettiği sırada deprem meydana gelmesini anlamlı buldum. Bu durumu  Meryem-Doktor arasındaki ilişkinin temelinin sağlam olmadığına dair bir okuma olarak yorumladım.
  • Adadan tahliye edilme konusuna ilişkin yönetmenin hiç devlet erkanından birilerini filmin içerisinde kullanmamasını anlamlı buldum. Durum sadece TV haberleri ve anonslarla aktarılıyor.

Öylesine

  • “Issız Adem”.
  • “Atların Fısıldadığı Adem”.
  • “Susuz Ada”.