Filmin Künyesi:
ATTİLA MARCEL | ATTILA MARCEL | Yönetmen: Sylvain Chomet / Oyuncular: Guillaume Gouix (Paul / Attila Marcel), Anne Le Ny (Madam Proust), Bernadette Lafont (Annie Teyze), Hélène Vincent (Anna Teyze), Luis Rego (Bay Coelho), Fanny Touron (Anita), Kea Kaing (Michelle), Jean-Claude Dreyfus (Bay Kruzinsky), Cyril Couton (Doktor) / Fransa / 2013 / Renkli / 106´
Sinopsis:
Yönetmen Sylvain Chomet sinemaya, ilk canlı aksiyon filmi Attila Marcel ile dönüyor. Üstüne üstlük, geçtiğimiz yıllarda çektiği canlandırma Belleville’de Randevu ve The Illusionist / Sihirbaz adlı filmlerinde gördüğümüz yaratıcılığından ve görsel hınzırlığından bir adım olsun geri gitmemiş. Filmin ana karakteri, 30’lu yaşlarına gelse de aslında hep çocuk kalmış olan Paul. İki tuhaf teyzesiyle yaşıyor. Daha iki yaşındayken annesiyle babası ölmüş ve o günden bu yana ağzından iki kelime olsun çıkmamış. Paul’ün, teyzeleri kadar tuhaf bir de komşusu var: Madam Proust. İşte, Madam Proust günlerden bir gün annesiyle babasının aslında nerede olduğunu bildiğini söyleyince, Paul’ün hayatı baştan sona değişecek.
Artılar
- Genel anlamda ortalamanın biraz üstü bir filmdi.
- Oyunculukları başarılı bulmakla birlikte biraz teatral olduğunu da söylemeliyim.
- Paul ve teyzelerinin yakın dostu olan kör amcamızın, merdivenleri çıkarken korkuluklardan birinin eksik olmasını bastonunun çıkardığı sesten anlaması ve bozuk yeri tamir etmesi güzel bir sahneydi.
- Yan hikaye olarak işlenen Paul ve teyzelerinin dans dersi vermeleri filme olumlu anlamda katkı yaparak dinamizm sağlamış.
- Karikatürize özellikler taşıyan Paul’ün teyzelerinin, hayal/rüya sahnelerinde bile aynı özelliği taşımaları güzel bir devamlılık olmuş.
- Paul ve teyzelerinin bir hafta sonu daveti için misafir oldukları evde geçen sahneler ve diyaloglar iyiydi.
- Madam Proust’un evindeki gizli bahçe olayı ve seansına gelen hastalarını/dostlarını bahçesindeki sebze/meyve ile uğurlama mizanseni enteresan bir uygulama olmuş.
Eksiler
- Paul’ün konuşamama durumu ile ilgili geçmişte ne tür tıbbi girişimlerde bulunulmuş, hangi yöntemler uygulanmış bunlar hakkında pek bir bilgi sahibi olamıyoruz.
- Madam Proust’un birdenbire Paul ve onun derdi ile yakından ilgilenmeye başlamasına pek anlam veremiyoruz.
- Paul’ün birdenbire Madam Proust ile görüşmeleri kesmesini garip karşıladım.
- Filme kısa bir süre dahil olan Doktor karakterinin biraz eğreti durduğunu düşünüyorum.
Keşif
- Kemal Sunal’ın “Gülen Adam” (Yönetmen: Kartal Tibet) diye bir filmi vardı. Filmi izlerken o aklıma geldi. Buradaki karakterimiz Paul de “Konuşamayan Adam” bir bakıma. “Gülen Adam” filminde Kemal Sunal her şeye gülüyordu ta ki filmin sonunda yeni doğmuş çocuğunun geleceğini düşünüp ağladığı ana kadar. Burada da Paul neredeyse hayatı boyunca konuşamıyor ta ki filmin sonunda kızı “Baba” diye konuştuğu ana kadar.
- Yönetmen filmin girişinde bizleri Marcel Proust’tan bir pasajla karşılıyor. Filmin içeriğinin bu pasaja sadık kalması, hatta Paul’ün hayatını değiştiren/etkileyen karakterin adının da Proust olması iyi bir uygulama olmuş.
- Madam Proust’un parktaki bir ağacın kesilmesine engel olmaya direnmesi bana filmi izlediğim tarihlerde Edirne’de benzer bir direnişte bulunan Kıymet Teyze’yi hatırlattı.
- Attila ile Anita arasındaki dövüşlü dans sahnesi ilginç bir uygulamaydı.
- Paul’ün seans ritüellerinden birinden uyandıktan sonra piyanosunun üstündeki Beethoven büstüne sarıldığı sahne güzeldi.
Öylesine
- Piyano yarışması ile ilgili teyzelerin gözünde bir “Çinliler Geliyor” sendromu yaşandı 🙂