Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

image

Filmin Künyesi:

FAKAT MÜZEYYEN BU DERİN BİR TUTKU | Yönetmen: Çiğdem Vitrinel / Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu (Arif), Sezin Akbaşoğulları (Müzeyyen), Erdinç Gülener (Poyraz), Ege Aydan, Hare Sürel, Harun Tekin / Türkiye / 2014 / Renkli / 107´

Sinopsis:

Kendi deyimiyle, “henüz hiçbir kitabı yayınlanmamış yazar” Arif tam da kadınları ve aşkı anlamaya çalıştığı bir sırada Müzeyyen’e rastlar. Arif kadınların kendisinden hep bir şeyler beklemesinden bıkmıştır, Fakat Müzeyyen çoktan kendi hayatını kurmuştur… Arif’e göre, kadınlar kendilerinden söz etmeyi severler, Fakat Müzeyyen hep Arif’i konuşturur… Müzeyyen saçlarını kendisi keser, iyi bir kadın olmak istemez, konuşurken gözlerini kaçırmaz… Bir yandan kitabını bitirmeye çalışan Arif bir yandan da Müzeyyen’in gizemli ve tutkulu dünyasında dolaşır. Sonunda Müzeyyen Arif’e büyük acılar ve bu acıların içinde de aradığı cevapların bazılarını verecektir.

Artılar

  • Genel anlamda izlemeye değer bir film olmuş.
  • Sezin Akbaşoğulları çok başarılı ve hoş bu filmde.
  • Filmin final sahnesi pek güzel ve romantik.
  • Diyaloglar edebi açıdan güçlü. Bunda ilham alınan İlhami Algör’ün aynı isimli romanının da katkısı büyük elbet.

Eksiler

  • Filmde bana biraz tempo ve sürükleyicilik sorunu var gibi geldi, dikkatli bakılmadığında pek fark edilmese de.
  • Poyraz’ın farklı yönde estiğini anladığımız Gay Bar sahnesi filmde biraz eğreti ve amaçsız durmuş.

Keşif

  • Kahvede Arif’in hikayeye başlama tarzı “Adı Vasfiye” (Yönetmen: Atıf Yılmaz) filmini getiriverdi aklıma.
  • Müzeyyen’deki gizemli hal bana “Gizemli Kadın” (Yönetmen: Pawel Pawlikowski) filmini hatırlattı. O filmde de başroldeki erkek oyuncu bir yazardı bu filmde olduğu gibi.
  • İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan da kısa bir rolde çıkıveriyor karşımıza.
  • Derya Alabora hiç tam ışık altında çekilmiş bir sahnede yer almamasına rağmen her zamanki gibi çok başarılı.
  • Arif’in belki de gördüğü bir imgenin peşinden gitmesi ve onun izini sürmesi gibi noktalar nedense “Lizbon’a Gece Treni” (Yönetmen: Bille August) filmini çağrıştırdı bana.

Öylesine

  • “Bekle Dedim Tutkuya”
  • “Adı Arif”

Pislikler

image

Filmin Künyesi:

PİSLİKLER| BASTARDS| LES SALAUDS| Yönetmen: Claire Denis/ Oyuncular:  Vincent Lindon, Chiara Mastroianni, Julie Bataille, Michel Subor, Christophe Miossec, Alex Descas, Lola Créton, Grégoire Colin / Fransa  / 2013 / DCP / Renkli / 100’

Sinopsis:
İnsanı hipnotize eden, derin, karanlık, kendi içinde dönüp duran bir intikam hikâyesi anlatıyor Claire Denis’nin son filmi. Hikâyenin kahramanı Marco, bir yük gemisinin kaptanıdır. Kız kardeşi Sandra, onu acilen Paris’e çağırır: Kocası intihar etmiş, işleri bozulmuş, kızı kötü durumdadır. Sandra, bütün olanlardan kudretli işadamı Edouard Laporte’u sorumlu tutmaktadır. Hızır gibi yetişen Marco, Laporte’un metresinin oturduğu binaya taşınır. Fakat kız kardeşinin kumpaslarından haberdar değildir. Akira Kurosawa’nın Warui yatsu hodo yoku nemuru / Kötüler Rahat Uyur filminden yola çıkan Pislikler, ilk gösterimini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı. Filmin müzikleri yine, daha önce İstanbul Film Festivali’nde özel bir konser veren Tindersticks’e ait.

Artılar

  • “Raphaëlle” rolünde Chiara Mastroianni ve “Marco” rolünde Vincent Lindon oyunculukları oldukça başarılı.
  • Müzikler filme olumlu katkı yapmış.

Eksiler

  • Eşi intihar eden Marco’nun kardeşi “Sandra”ya (Julie Bataille)  ait ayakkabı şirketi ile intihardan sorumlu tuttukları gizemli iş adamı “Edouard Laporte” (Michel Subor) arasındaki bağlantı tam olarak ifade edilemiyor gibi.
  • “Kötü” bir karakter olarak resmedilen “Edouard Laporte” ile ilgili final sahnesi dışında başka olumsuzluklara rastlayamıyoruz sanki.

Keşif

  • Genelde yakın plan çekimler olduğunu görmekteyiz. Yönetmen özellikle “Sandra” karakterine aşırı yakın plan çekimler yapmış.
  • Film içerisindeki çekimlerde karanlık bir atmosfer hakim. Bu da filmin izlenirliğine olumlu yönde bir katkı yapmış.
  • Marco ile Raphaëlle karakterleri arasındaki ilişki bana “Gizemli Kadın” (Yön: Pawel Pawlikowski) filmindeki “Tom” (Ethan Hawke) ile “Margit” (Kristin Scott Thomas) karakterleri arasındaki ilişkiyi çağrıştırdı.

Öylesine

  • “Justine’in Suçu Ne”.
  • “Pandora’nın(Justine) Kutusu”.