LCV (Lütfen Cevap Veriniz)

6.5 out of 10 stars (6,5 / 10)

Film ile ilgili künye, özet ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

Filmin Künyesi:

LCV (Lütfen Cevap Veriniz) | Yönetmen: İsmet Kurtuluş, Kaan Arıcı / Senarist: Erdi Işık / Oyuncular: Ushan Çakır (Semih), Melisa Şenolsun (Ceren), Cem Yiğit Üzümoglu (Mert) / Türkiye / 2022 / Renkli / 70´ 

Özet:

Ceren ve Semih, birkaç saat içerinde dünya evine girecek olan bir çifttir. Törenin yapılacağı otelde son hazırlıklarla uğraşan Ceren ile Semih, yakın arkadaşları Mert’in geçmişteki sırları ortaya dökmeye başlamasıyla en mutlu günlerini sorgulama başlar.

Not: Yukarıdaki paragraf Beyazperde sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda vasat buldum.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Diyaloglar başarılı yazılmış.
  • Diyaloglardaki “evlilik” ile ilgili bakış açıları Ingmar Bergman filmlerini anımsatır.
  • “Çilingir Düğünü”

Bana Karanlığını Anlat

6.5 out of 10 stars (6,5 / 10)

Film ile ilgili künye, özet ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

Filmin Künyesi:

Bana Karanlığını Anlat | Yönetmen: Gizem Kızıl / Senarist: Gizem Kızıl / Oyuncular: Aslıhan Gürbüz (Nermin), Serpil Gül (Veli’nin Annesi), Giray Altınok (Veli’nin Kardeşi), Gizem Güçlü (Ahu), Selim Can Yalçın (Gassal), Mehmet Yılmaz Ak (Kamil, Veli’nin Dayısı), Yasemin Szawlowski, Aytek Sayan (İmam), Ersin Arıcı (Veli) / Türkiye / 2022 / Renkli / 85´ 

Özet:

Kocasının ölümünden sonra onunla ve kendisiyle yüzleşen bir kadının hayatına odaklanıyor. Veli Tanyeli, geçirdiği kalp krizi sonrası hayata veda eder. Cenaze işlemlerinin başlayıp, Tanyeli’nin defnedilmeden önce gasilhaneye getirilmesiyle birlikte, aile arasında gizli kalan tüm çatışmalar gün yüzüne çıkar. Nermin, içine hapsolduğu mutsuz evliliğinin ve geçmiş yılların hesaplaşmasını, eşinin ölümünden sonra gasilhanede yapmaya başlar. Acılı kadının kocası ile yüzleşmesi aslında yıllarca kaçtığı kendisiyle yüzleşmesidir.

Not: Yukarıdaki paragraf Beyazperde sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda beğendim.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Film neredeyse tek mekanda geçmesine rağmen temposunu korumayı başarıyor.
  • Gassal karakteri filme renk katmış.
  • Nermin ile Veli arasında filmin girişindeki yemek sahnesi “Saç” (Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu) filmindeki Meryem (Nazan Kesal) ile Musa (Rıza Akın) arasındaki benzer sahneyi hatırlatır.
  • Morg sahnesinde Nermin’in Veli’ye öfkesini kusması Ingmar Bergman filmlerindeki kadar güçlü olmasa da güzel.
  • “Nermin’in Sekiz Saati”

Saklı Gerçekler

7 out of 10 stars (7 / 10)

Saklı Gerçekler filmi ile ilgili künye, özet ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

Filmin Künyesi:

Saklı Gerçekler | The Truth | La Vérité | Yönetmen: Hirokazu Kore-eda / Senarist: Hirokazu Kore-eda / Oyuncular: Catherine Deneuve (Fabienne Dangeville), Juliette Binoche (Lumir, Fabienne’nin Kızı), Ethan Hawke (Hank, Lumir’in Eşi), Clémentine Grenier (Charlotte, Lumir-Hank Çiftinin Kızı), Manon Clavel (Manon), Ludivine Sagnier (Amy), Alain Libolt (Luc Garbois), Christian Crahay (Jacques, Fabienne’nin Eşi), Roger Van Hool (Pierre, Fabienne’nin Eski Eşi / Lumir’in Babası) / Japonya / 2019 / Renkli / 106´ 

Özet:

Fransız sinemasının yıldızlarından Fabienne hayatını anlatan bir kitap yazar. Bunu kutlamak için uzun zamandır görüşmediği kızı Lumir, kocası ve kızıyla ile birlikte New York’tan annesini ziyarete gelir. Bu kitapla birlikte hepsinin hayatını etkileyen hiç bilmedikleri gerçekler de açığa çıkar. Anıları yayımlandıktan sonra Fabienne kendi korkularıyla yüzleşmek zorunda kalırken hayatları boyunca kızıyla kuramadıkları bağı bu sefer kurabilecek midir?

Not: Yukarıdaki paragraf Box Office Türkiye sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda vasat buldum.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Filmin başlangıcında ve bitişinde rüzgarın eşlik ettiği ağaçlar ve gökyüzü bir Kore-eda filmi olduğunu belli ediyor.
  • Film içinde çekilen filmin isminin “Annemin Hatıraları” olması manidar.
  • Anne-Kız hesaplaşması, Kariyer-Annelik kavramları açısından usta yönetmen Ingmar Bergman’ın “Güz Sonatı” filmi akla gelir.

Saklı Gerçekler Filmi için Öylesine İsim Önerileri 

  • “Bitmeyen Oyunculuk | Still Acting”
  • “Sihirli Anneannem”

Mirasçılar

Mirasçılar filminden, Chela (Ana Brun)

Mirasçılar filmi ile ilgili künye, sinopsis ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

7 out of 10 stars (7 / 10)

Filmin Künyesi:

MİRASÇILAR | THE HEIRESSES | LAS HEREDERAS | Yönetmen: Marcelo Martinessi / Senarist: Marcelo Martinessi / Oyuncular: Ana Brun (Chela), Margarita Irún (Chiquita), Ana Ivanova (Angy), Nilda Gonzalez (Pati), María Martins (Pituca), Alicia Guerra (Carmela) / Paraguay / 2018 / Renkli / 95´

Sinopsis:

Paraguaylı yönetmen Marcelo Martinessi, dünya prömiyerini yaptığı Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen ilk uzun metrajlı filminde iki kadının 30 yıllık birlikteliklerinin ekonomik sorunlarla nasıl yıprandığını ve yeni bir niteliğe büründüğünü anlatıyor. Ailelerinden kalan mirasın son kırıntılarını da satınca, Chela ve Chiquita çaresiz kalır–Chiquita hapse düşer, Chela ise korsan taksicilik yapmaya başlar. Hayatın zorluklarının boylarını aştığını düşündükleri anda Chela yeni bir aşka düşer. Sınıf farklılıklarına ve kadın özgürleşmesine özgün bir bakışla yaklaşan Mirasçılar, sinema üretiminin kısıtlı olduğu Paraguay’dan çıkan en nitelikli filmlerden. Mirasçılar, 2019 Akademi Ödülleri’nde Paraguay’ın En İyi Yabancı Film adayı oldu.

Not: Yukarıdaki paragraf Başka Sinema sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Genel anlamda başarılı bir film olmuş.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Filmin ses yönetimi biraz dağınık duruyor.
  • Filmdeki hapishane ortamı biraz panayır yerini andırıyor.
  • Chela karakterinin taşıdığı kimi özellikler (mesafeli olma, içe kapanıklık) bir başka Güney Amerika ülkesi Arjantin yapımı “Başsız Kadın” (Yönetmen: Lucrecia Martel) filmindeki Verónica (María Onetto) karakterini çağrıştırır. “Başsız Kadın” filmi ile ilgili Öylecine Bir Aşk sayfasındaki yazıya buradan erişebilirsiniz.
  • Chela ile hizmetçisi Pati arasındaki bir nevi yoldaşlık, arkadaşlık, anne-kız ilişkisi “Çığlıklar ve Fısıltılar” (Yönetmen: Ingmar Bergman) filminde ölüm döşeğindeki ev sahibesi Agnes (Harriet Andersson) ile hizmetçisi Anna (Kari Sylwan) arasındaki benzer ilişkiyi hatırlatır.

Mirasçılar Filmi için Öylesine İsim Önerileri 

  • “Mirasiçtiler”
  • “50cc (Chela Chiquita)”

 

Bahçe

image

Filmin Künyesi:

BAHÇE | THE GARDEN | ZAHRADA | Yönetmen: Martin Šulík / Senarist: Otec, Ondrej Sulaj, Martin Šulík / Oyuncular: Roman Luknár (Jakub), Zuzana Sulajová (Helena), Jana Svandová (Tereza), Marián Labuda (Otec) / Slovakya / 1995 / Renkli / 99´

Sinopsis:

Genç Jakub hayatından memnun değil; işi onu tatmin etmiyor, evli bir kadınla olan ilişkisini de yürütemiyor, hiç geçinemediği babasıyla da bir apartman dairesi paylaşmak zorunda. Kendisini çevreleyen boz gerçeklikte kaçmak için Jakup kısa bir süreliğine büyükbabasının köydeki eski evine taşınmaya karar veriyor. Buradayken büyükbabasının günlüğünü buluyor, bu da yalın ve unutulmuş bir dünyanın büyüsünü keşfetmesini sağlıyor: erik likörü yapmayı, ekmek pişirmeyi, büyük bahçenin çimlerini biçmeyi öğreniyor; gizemli üç adam onu ziyaret ediyor, bilinmezliklerle dolu ve son derece ilginç bir kız olan Helen’la tanışıyor. Kısa tatili gittikçe uzuyor ve Jakup daha farkına bile varamadan hayatı köklü bir değişime uğruyor.

Not: Yukarıdaki paragraf Pera Müzesi sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda beğendim. Enteresan bir film olmuş.
  • Filmde ara ara kullanılan müziği beğendim.
  • Luis Bunuel’in gerçeküstücülüğü ile Ingmar Bergman’ın ruhüstücülüğü birleşimi bir film olmuş.
  • Film bir ağaçtan kopup düşen bir dal ile başlıyor. Jakub’un hayatı da bu dal gibi bir “kopukluk” içinde. Babası ile olan ilişkisi, evli Tereza ile olan şehvet macerası, okuldaki öğretmenlik işi vb. Büyükbabanın köydeki evinde bile ilk başlarda Jakub’un el/adım attığı her yerde bir sıkıntı oluşuyor.
  • Büyükbabanın ters şekilde yazılmış günlüğü fikrini oldukça iyi buldum. Jakub yazılanları bir ayna yardımı ile okuyabiliyor. Bu ayna onun kendi iç dünyasını keşfetmesini sağlıyor bir bakıma.
  • Jakub’un babası filme oldukça renk katmış.
  • Jakub’un hayatındaki iki kadının (Tereza ve Helena) temsil ettiği karakterler “Arzunun Şu Karanlık Nesnesi” (Yönetmen: Luis Bunuel) filmindeki iki farklı Conchita (Carole Bouquet, Ángela Molina) karakterini anımsatıyor.
  • “Arzunun Şu Karanlık Bahçesi”

İsmail’in Hayaletleri

image

Filmin Künyesi:

İSMAİL’İN HAYALETLERİ | ISMAEL’S GHOSTS | Yönetmen: Arnaud Desplechin / Senarist: Arnaud Desplechin, Léa Mysius, Julie Peyr / Oyuncular: Mathieu Amalric (Ismaël Vuillard), Marion Cotillard (Carlotta Bloom), Charlotte Gainsbourg (Sylvia), Louis Garrel (Ivan Dedalus), Alba Rohrwacher (Arielle / Faunia), László Szabó (Henri Bloom),  Hippolyte Girardot (Zwy) / Fransa / 2017 / Renkli / 114´

Sinopsis:

Yeni filminin hazırlıklarıyla meşgul olan İsmail (Mathieu Amalric), hayatına kısa zaman önce giren Sylvia (Charlotte Gainsbourg) ile şehirden uzakta sakin bir hayat yaşamaktadır. Ancak çok vakit geçmeden sorunlar baş gösterir. Yazılarında tıkanmaya başlayan İsmail, daha sonra 20 yıl öncesinde bıraktığı bir hayaletin çıkagelmesiyle sarsılır. Yıllar önce habersizce çekip giden karısı Carlotta (Marion Cotillard), geri dönmüştür. İsmail iki kadının arasında gelgitler yaşarken, filmi de tamamlamanın yollarını aramaya başlar. Fransa’nın yıldızlarından oluşan kadrosu ile dikkat çeken yapım aynı zamanda bu seneki Cannes Film Festivali’nin açılış filmiydi.

Not: Yukarıdaki paragraf Başka Sinema sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Genel anlamda filmi beğendim.
  • Oyunculuklar ve diyaloglar başarılı.
  • Filmin görsel tonlaması ve renk kullanımı iyi bir seviyede.
  • Film güçlü bir giriş yapıyor fakat Carlotta’nın dönüşü sonrasında bu gücü devam ettiremiyor. İsmail’in kendi filmini tamamlamaya dair yaşadığı tıkanıklık filmin kendisinde de baş gösteriyor.
  • İsmail (Damat) ile kayınpederi (Baba)  Henri Bloom arasındaki ilişki ve Carlotta Bloom’un (Kız) buradaki konumu “Aynanın İçinden” (Yönetmen: Ingmar Bergman) filminde benzer rollerde yer alan Martin (Max Von Sydow, Damat), David (Gunnar Björnstrand, Baba), Karin (Harriet Andersson, Kız) arasındaki ilişkiyi hatırlattı.
  • Filmde farklı karakterlerden zaman zaman duyduğumuz bir replik var “Ben yaşlı biriyim”. Aradan 20 yılı aşkın bir süre geçince herkes bir nebze yaşlanmış oluyor haliyle.
  • Sylvia’nın filmin sonlarına doğru engelli kardeşi ile ilgili yaşadığı duruma dair paylaştığı duygular/cümleler güzeldi.
  • “İsmail’in Kadınları”
  • “Hayaletlerim, Aşkım ve Sen”

Taş

image

Filmin Künyesi:

TAŞ | THE STONE | Yönetmen: Orhan Eskiköy / Senarist: Orhan Eskiköy / Oyuncular: Muhammet Uzuner (Ekber), Jale Arıkan (Emete), Ahmet Varlı (Selim), Beste Kökdemir (Suna), Saygın Soysal (Memur) / Türkiye / 2017 / Siyah-Beyaz / 90´

Sinopsis:

Çocukken geçirdiği bir kaza sonucu bazı zihinsel yetilerini kaybetmiş olan Selim, onu kaldığı devlet yurduna götürmek isteyen Memur adında birinden kaçarken bir evin kapısının önünde yorgunluktan bayılır. Emete, kapıda yatan kişinin, yıllar önce kaybolan oğlu Hasan olduğunu düşünür. Bundan öyle emindir ki, kocasıyla kızını da buna inandırır. Selim’in ansızın kapılarında belirmesi, evin içindeki buzları çözmüş, aileyi yeniden hayatın içine çekmiştir. Selim, uyandığında kendisini Selim olarak tanıtır, ama Emete, oğlunun sırtındaki yarayı ve konuşma bozukluğunu sebep göstererek, bu kişinin Hasan olduğunda ısrar eder. Selim köyden ayrılmak ister fakat Memur hâlâ onun peşindedir, üstelik köylüleri ona karşı kışkırtmaya çalışmaktadır.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Güzel bir film olmuş.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Senaryo güçsüz kalmış ve zaaflar var.
  • Memur ile Ekber arasındaki ilişki “Yedinci Mühür” (Yönetmen: Ingmar Bergman) filmindeki Ölüm (Bengt Ekerot) ile Şövalye Antonius Block (Max von Sydow) karakterlerini hatırlattı. Memur karakterini oynayan Saygın Soysal sima olarak Bengt Ekerot’a benzemekte de.
  • “Hasan Taşoldu”

Kum Saati Sanatoryumu

image

Filmin Künyesi:

KUM SAATİ SANATORYUMU | SANATORIUM POD KLEPSYDRA| THE HOURGLASS SANATORIUM | Yönetmen: Wojciech Has / Oyuncular: Jan Nowicki (Józef), Tadeusz Kondrat (Jakub – Józef’in Babası), Gustav Holoubek (Dr. Gotard), Halina Kowalska (Adela), Irena Orska (Józef’in Annesi), Mieczyslaw Voit (Kör Kondüktör) / Polonya / 1973 / Renkli / 124´

Sinopsis:

Hayranları arasında David Lynch, Francis Ford Coppola ve Quay kardeşler gibi isimler bulunan Polonyalı yönetmen Wojciech Has, hâlâ şiddetle keşfedilmeyi bekleyen usta bir yönetmen. 1965 tarihli kült klasiği Zaragoza´da Bulunmuş Elyazması dışındaki filmleri izleyici karşısına nadiren çıkabilmişti. Zamanında Polonya tarafından yurtdışına çıkarılması yasaklanan Kum Saati Sanatoryumu, gizlice gönderilen kopyasıyla Cannes´da gösterilmiş ve Jüri Özel Ödülü kazanmıştı. 2000´lerde, kopyası Martin Scorsese sayesinde restore edilen film, hikâyeden çok biçim ve atmosferle ilgilenen, görüntü yönetimiyle büyüleyen fantastik, sürreel bir düş. Ya da Derek Elley´nin deyişiyle “Akıllara durgunluk veren bir çalışma, Mahler´in bütün senfonilerinin bir araya toplanmasının sinematografik muadili.”

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Filmi genel anlamda beğendim.
  • Filmin girişi etkileyici olmuş.
  • Yönetim, mekan tasarımı, kamera kullanımı gibi ögeler başarılı olmuş.
  • Jan Nowicki başarılı bir oyunculuk sergilemiş.

Eksiler

  • Filmin fazlaca hayal sahnelerine yer vermesi odaklanmayı zorlaştırıyor.

Keşif

  • Zaman kavramına atfedilen benzetmeler/ifadeler güzeldi. Zamanda oynamakla ilgili kum saati benzetmesi ilginçti.
  • Filmin zamanla olan ilişkisi bana yönetmen Ömer Kavur’u çokça düşündürttü.
  • Filmi izlerken hatırıma Luis Bunuel, Alejandro Jodorowsky, Peter Greenaway, Aleksei German, Ingmar Bergman, Ömer Kavur gibi yönetmenler geldi.
  • Józef’in filmin sonunda yeni kondüktör olması güzel bir final olmuş.

Öylesine

  • “Saatleri Ayarlama Sanatoryumu”

Annem

image

Filmin Künyesi:

ANNEM | MIA MADRE | Yönetmen: Nanni Moretti / Oyuncular: Margherita Buy (Margherita), John Turturro (Barry Huggins), Giulia Lazzarini (Ada), Nanni Moretti (Giovanni), Beatrice Mancini (Livia) / İtalya / 2015 / Renkli/ 107´

Sinopsis:

Ergen bir kız, şahane bir anne, bir de kendini beğenmiş Amerikalı film yıldızı. Hayatı alt üst olmuşken yeni filmini bitirmeye çalışan kadın yönetmenin son dertleri bunlar. Sinemacı Margerita annesinin ölümcül bir hastalığa yakalanmasıyla duygusal açıdan yıkılmıştır. Sanki yetmezmiş gibi, (Moretti’nin canlandırdığı) aşırı dirayetli abisi sayesinde kendini iyice yetersiz hissetmeye başlar.

Çektiği filmin Amerikalı yıldız oyuncusunun ukalanın teki çıkması da bardağı taşıran son damla olur. Nanni Moretti’nin bu yarı-otobiyografik filmi, dramla mizahı ustaca harmanlıyor.

Not: Yukarıdaki paragraf Başka Sinema sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Başarılı bir film olmuş.
  • Oyunculuklar çok iyiydi. Özellikle de Margherita Buy ve John Turturro.
  • Müzik filmde iyi bir şekilde kullanılmış.

Eksiler

  • Hikayenin varacağı nokta belli olduktan sonra film süre anlamında hafif uzun tutulmuş.
  • Giovanni’nin kardeş olma anlamındaki varlığı filmde çok iyi hissettirilemiyor.

Keşif

  • Film, aile kavramına getirdiği bakış ve duygulara dokunma anlamında Japon filmlerini anımsattı.
  • Sinema dünyasına ve onun içindeki kişilere (yönetmen, oyuncu vb. gibi) yapılan öz eleştiriler güzeldi.
  • Margherita karakteri üzerinden yönetmenin yaptığı tespitler ve/veya anlatmaya çalıştığı şeyler biraz Ingmar Bergman filmi gibi hissettirdi.

Öylesine

  • “Latin Çilekleri”

Gençlik

image

7.5 out of 10 stars (7,5 / 10)

Filmin Künyesi:

GENÇLİK | YOUTH | LA GIOVINEZZA | Yönetmen: Paolo Sorrentino / Oyuncular: Michael Caine (Fred Ballinger), Harvey Keitel (Mick Boyle), Rachel Weisz (Lena Ballinger), Paul Dano (Jimmy Tree), Jane Fonda (Brenda Morel) / İtalya / 2015 / Renkli/ 118´

Sinopsis:

Paolo Sorrentino’nun Roma’ya aşk mektubu Oscar’lı Muhteşem Güzellik’ten sonra çektiği Gençlik, kayıp zamana, kaçırılan fırsatlara ve kaçıp giden sevgililere bir aşk mektubu. Mizahi yaklaşımı da esirgemeyen Gençlik, Michael Caine’in canlandırdığı besteci Fred ile Harvey Keitel’in canlandırdığı yönetmen arkadaşı Mick’i tatilleri boyunca izliyor. İki yaşlı adam, İsviçre’de lüks bir spa tesisinde ölüm, yaşlılık, sanatçılar, prostat, Miss Universe ile gençlik anılarından söz ediyor, kendilerini ve hayatı gözden geçiriyorlar. Cannes’da Altın Palmiye için yarışan Gençlik, Sorrentino’nun alâmetifarikası ilginç kamera açıları, çarpık yüzler, muhteşem müzikler ve stilize görseller geçidiyle yine nefes kesici bir seyirlik sunuyor.

Not: Yukarıdaki paragraf Film Ekimi sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Oldukça güzel bir film olmuş.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Diyaloglardaki edebi üslubu, ahengi yerinde buldum.
  • Filmin mizahi yönü kuvvetliydi.
  • Görsel atmosfer önceki Paolo Sorrentino filmlerinde olduğu gibi yine etkileyiciydi.

Eksiler

  • Lena’nın, annesi ve babası ile ilgili düşüncelerinde, tavırlarında zaman zaman inandırıcılık sorunu yaşanıyor.

Keşif

  • Filmden bir replik: “Her şeye inanmam gerekir. Ben bir hikaye yazarıyım.”
  • “Kolaylık, kolaya kaçma” konuları üzerine filmdeki tespitler eğlenceli olmuş.
  • Maradona figürü filme renk katmış.
  • Lena’nın, babası Fred ‘e geçmişle ilgili hesap sorduğu sahne aklıma “Güz Sonatı” (Yönetmen: Ingmar Bergman) filmini getirdi. Ayrıca o filmde hesap sorulan anne de müzisyendi. Diğer yandan, sahnenin başında yatakta duran baba, kızından daha yukarı bir seviyede. Hesap sorulduktan sonra yüksekliği ayarlanabilir yatak daha aşağı bir hizaya çekiliyor. “Yerin dibine geçmek” deyiminin eyleme dönüşmüş hali gibi sanki.
  • Birbirleri ile hiç konuşmayan çiftin ormanda çığlık çığlığa konuşması ve bu durumla ilgili Fred’in bahsi kaybetmesi güzel bir uygulamaydı.
  • Fred’in çayırlık alanda hayvanlardan kurduğu orkestra, daha sonra aynı alanda Mick’in, eski filmlerindeki aktrisleri bir arada gördüğü fantastik sahneler güzeldi.
  • Kamera ve mekan kullanımında aşırıya kaçmayan illüzyonist dokunuşlar yerindeydi.
  • Bir Sorrentino filminde yine uzun bir başlangıç sahnesi. Yönetmenin alametifarikası.

Öylesine

  • Bulunamadı.