Dünyanın Sonundaki Su

image

Filmin Künyesi:

DÜNYANIN SONUNDAKİ SU | Yönetmen: Paula Siero / Oyuncular: Guadalupe Docampo, Diana Lamas, Facundo Arana, Graciela Stefani, Mario Alarcon, Antonio Ugo / Arjantin / 2011 / Renkli / 85´

Sinopsis:
Birlikte yaşayan iki kız kardeş Laura ve Adriana, birlikte son bir yolculuğa çıkmaya karar veriyor. Bir pizzacıda çalışan ve kardeşine bakan Laura, bu yolculuk için parayı denkleştirmekle görevli. Kızlar yolculuk tutkunu değil, daha ziyade Laura’nın sonunda dönmek zorunda kalacağı gerçeklerden kaçmak istiyorlar. Laura müzisyen Martin’le tanışıp yakın bir ilişkiye girince, güçlü bir kardeşlik bağıyla bağlı iki kardeş birbirleriyle, sevgileri, nefretleri, anlayışları ve kızgınlıklarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

Artılar

  • “Adriana” rolünde Diana Lamas’ın ve “Laura” rolünde Guadalupe Docampo’nun oyunculukları başarılı.
  • İki kız kardeşin beraber sohbet ettikleri ve erkeklerden konuştukları sahne güçlü ve doğaldı.

Eksiler

  • “Martin” rolünde Facundo Arana’nın oyunculuk performansı çok başarısız.
  • Adriana’nın ölmeden önce gitmek istediği yer olan Ushuaia (Arjantin’in en güneyindeki şehir) için gereken paranın toplanması konusunda yapılan kermes ve soygun girişimleri oldukça klasik ve basit tercihler olmuş diye düşündüm.
  • Adriana ve Laura kardeşlerin geçmişleri hakkında biraz fikir sahibi olabilsek daha iyi olabilirdi diye düşündüm.
  • Kameranın birçok sahnenin çekimi sırasında hareketli kullanımı izlenirliğe olumsuz bir katkı yapmış diye düşündüm.

Keşif

  • Ölüme mahkum bir hastalık geçiren Adriana’nın evini boyamak istemesini, kendi rengi solarken etrafının renklenmesini istemesi şeklinde yorumladım. Boya aldığı dükkandan dayanıklı olanı istemesi de anlamlı.
  • Filmin sonunda, Adriana ve Laura kız kardeşlerin kendi fotoğraflarını çekme sahnesi güzeldi.
  • Hasta Adriana’nın morfin ile acılarını dindirmesi ve ölmeden önce yolculuk etmek istemesi gibi temalar, İstanbul Film Festivali’nde izlediğim “Ölü ve Mutlu” (Yönetmen: Javier Rebollo) filmini anımsattı.

Öylesine

  • Bir sahnede Adriana’nın Laura’ya “Lau! Lau! Martin” şeklindeki seslenişi o an beni çok çok eskilere götürdü. Vakti zamanında Mahsun Kırmızıgül’ün bir şarkı klibinde geçen “Lou! Lou! Mahsun” sahnesini anımsadım nedense 🙂