Filmin Künyesi:
SERGİ | EXHIBITION | Yönetmen: Joanna Hogg / Oyuncular: Liam Gillick, Viv Albertine, Tom Hiddleston, Harry Kershaw, Mary Roscoe / İngiltere / 2013 / Renkli / 104´
Sinopsis:
Joanna Hogg (Unrelated, Achipelago) Londra’da çektiği ilk filmi olan bu üçüncü uzun metraj filminde bize oldukça mesafeli ama son derece büyüleyici bir seyir sunuyor. Hikayenin ana kahramanları sanatçı çift D (Turner ödülü adayı ve konsept sanatçısı Liam Gillick) ve H (Tanınmış punk grubu The Slits’in gitaristi Viv Albertine) yaklaşık 20 yıllık ilişkilerinde ve büyük ihtimalle işlerinde belirleyici rol oynayan modern tarzdaki evlerini satmaya hazırlanırlar. Bu ani ve büyük değişiklik endişelerin su yüzüne çıkmasına ve ilişkilerindeki çatlakların büyümesine sebep olur. Rüyalar, hatıralar ve korkular, hepsi evin üzerinde etkilerini bırakmıştır. Evin kendisinin de bir Çin bulmacası gibi keskin köşeleri ve kayan kapıları ile içinde yaşayanlar kadar anlaşılması zor üçüncü bir başrol oyuncusu olduğu sürükleyici ve etkileyici film mimar James Melvin’e ithaf edilen bir kapanışla son buluyor
Artılar
- “D” rolünde Viv Albertine’nin oyunculuğu başarılı.
Eksiler
- Filmin senaryosu ve temposu yeterince güçlü değil.
Keşif
- Film, konusu ve yer yer işleyişi bakımından yakın zaman önce izlediğim “Hayatboyu” (Yönetmen: Aslı Özge) filmine benziyor. “Hayatboyu” çok daha başarılı bir film olmuş bana göre.
- D’nin sandalye ile yapmış olduğu performans, “Düttürü Dünya” filminde (Yönetmen: Zeki Ökten) “Pehlivan” lakaplı karakterin (Ayberk Çölok) pavyonda sandalye ile yaptığı güreş sahnesini anımsattı.
- Çiftimiz D ve H’nin (Liam Gillick) evlerine veda için düzenlediği partide ev şeklinde yapmış oldukları pastada bahçe dekorunun da düşünülmüş olması hoş bir ayrıntıydı.
- Film boyunca aslında çiftimiz D ve H’nin yaşamlarından bir sergi izlemiş oluyoruz.
- Filmin temsil ettiği kadın karakter sürekli bir devimim ve yaratım içinde yer alır iken erkek karakter daha stabil bir duruş sergiliyor.
- Çiftimizin gerçek hayattan kopmamasını, evlerinin olduğu bölgede devam eden inşaat işleri ve sokaklarda ara ara çalan korna sesleri sağlıyor diye düşündüm.
- D, yaratıcı işlerini ortaya koyabilmek için önce kendi bedeninde ve ruhunda bir yaratım yapmaya ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyacı ise eşi H ile beraber değil de kendi kendine gideriyor.
- Çiftin yatak odasındaki uzunca perdeyi bir tiyatro/sinema perdesi olarak hayal ettim. Her sabah uyandıklarında perdeyi açmaları ile filme/sergiye sanki yeniden başlıyoruz.
Öylesine
- “Kırık Bir Hikayenin Aşkı”.
- Çiftimizin yatak odasındaki perde dikkatimi çekti. Sanki aynı perdeyi “Perde” filminde de (Yönetmen: Jafar Panahi & Kamboziya Partovi) görmüştüm. Perde perdeye benzer tabi ama nedense bu ayrıntı ilgimi çekti.
- D’nin güvenlik konusundaki aşırı takıntı ve hassasiyeti, İstanbul Film Festivali’nde izlediğim başrolde Harold Lloyd’un oynadığı “Güvenlik Sonra Gelir” filmini (Yönetmen: Fred Newmeyer) aklıma getirdi. D için sanırım “Güvenlik Önce Gelir” desek yanlış olmaz.