Filmin Künyesi:
KURTULUŞ ORDUSU | L’ARMEE DU SALUT | Yönetmen: ABDELLAH TAÏA / Oyuncular: SAID MRINI (Abdullah’ın çocukluğu), KARIM AIT M’HAND (Abdullah’ın Gençliği(, AMINE ENNAJI (Süleyman) / Fransa – Fas – İsviçre / 2013 / Renkli / 84´
Sinopsis:
15 yaşındaki Abdellah, anne-babası, beş kızkardeşi ve iki ağabeyiyle Casablanca’nın yoksul bir mahallesinde oturuyor. Abdellah artık çocuk değil, ama erkek de değil; arada kalan o garip dönemi yaşıyor. Ev zor; babasına baktığında şiddetle göz göze geliyor. Ağabeyi Slimane ise ona anlatamayacağı şeyler hissettiriyor. Dışarıdaki sokaklar cinsellikle, kısıtlamalarla ama bir o kadar da arzuyla dolu. Filmin ikinci yarısında, on yıl sonra, Abdellah’ı Batı’da yaşayan Arap bir eşcinsel olarak tanıdığımızda, hayatın onu başka hassas dengelerle değiştirdiğini izliyor olacağız. Abdellah Taïa’nın kendi romanından uyarladığı Kurtuluş Ordusu, şiirselliğiyle ve korkusuzluğuyla hayat dolu yeni bir yönetmeni tanıştırıyor bizlere. Film, her ne kadar sessizliklerle bezeli gibi duruyorsa da, bir an için bile o adı konamayan anların çarpıcı duygusunu kaybettirmiyor.
Artılar
- Zaman zaman tempo düşüklüğü olmasına rağmen filmdeki sade ve sakin işleyişi beğendim.
- Abdullah ve İsviçreli sevgilisinin, sandal ile gezinti yaptığı bölümlerde diyaloglar ve görüntü çekimleri oldukça iyi.
- Abdullah’ın güneşin batmaya başladığı sırada annesini arayıp, Süleyman’ın kaçtığını haber verdiği sahne başarılı bir çekim olmuş.
- Filmdeki ses kurgusunu beğendim. Müzik kullanılmamış ve onun yerine doğal sesler film içerisine oldukça ahenkli bir biçimde yerleştirilmiş.
Eksiler
- Aile içi iletişimde sorunlar olduğu aşikar. Fakat bu problemlerin nedenlerini tam olarak isimlendiremiyoruz.
- Ailedeki baba figürünü biraz yapay buldum.
- Süleyman’ın, şehirdeki lokantada tanıştığı garson kızla bir iki sahne sonra kaçması/gitmesi aceleye getirilmiş bir yan hikaye olmuş.
Keşif
- Filmde, Abdullah’ın narin bir yapıya sahip oluşunu ve de suya olan hassasiyetini görüyoruz. Abdullah’ın, abisi Süleyman’ın saçını yıkarken ki suyu döküşü; sanki bir çiçeği sularmış gibi.
- Bu filmi izlerken zaman zaman “Mavi En Sıcak Renktir” (Yönetmen: Abdellatif Kechiche) filmini hatırladım. O filmde eşcinsel Adèle (Adéle Exarchopoulos) karakterinin peşinden gidiyorduk. Bu filmde de eşcinsel Abdullah’ın peşinden gidiyoruz. Diğer yandan bu iki filmde, yönetmenlerin başrol karakterleri ele alış biçimlerindeki üslup farkını da görebiliyoruz. “Mavi En Sıcak Renktir” filminde yönetmen Adele’i bize çok yakın çekimlerle gösteriyor. Neredeyse Adele’in yaşamının tüm detaylarına izleyici olarak nüfuz ediyoruz (sevişme sahneleri de dahil olmak üzere). Bu filmde ise yönetmen Abdullah’ı bize daha çok uzak çekimlerle gösteriyor. Ve de cinsellik boyutunu hiç açık bir şekilde görmüyoruz.
- Baba, Süleyman, Abdullah ve Mustafa ailedeki 4 erkek karakter. Bu 4 karakterin de aile içerisinde birbirinden oldukça farklı erkek figürleri sergilemelerini kayda değer buldum.
- Süleyman’ın, plajda kardeşi Abdullah’a Fransızca öğrenmesi konusunda verdiği tavsiyelerden bir süre sonra, yönetmen bizi 10 yıl sonrasına götürüyor. Ve Abdullah bizi Fransızca ile karşılıyor.
- Babanın, yatak odası olarak kullandığı üç kanepenin/divanın arasında sıkışık bir vaziyette uyumaya çalışmasını; onun aile içerisindeki konumuna dair bir metafor ya da gönderme olarak yorumladım.
Öylesine
- Bulunamadı.