Borç

Borç filminde Tufan (Serdar Orçin)

Borç filmi ile ilgili künye, sinopsis ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

Filmin Künyesi:

BORÇ | Yönetmen: Vuslat Saraçoğlu / Senarist: Vuslat Saraçoğlu  / Oyuncular: Serdar Orçin (Tufan), İpek Türktan Kaynak (Mukaddes), Rüçhan Çalışkur (Huriye), Ozan Çelik, Feridun Koç  / Türkiye / 2018 / Renkli / 95´

Sinopsis:

Eskişehir’de karısı Mukaddes ve kızı Simge ile birlikte yaşayan Tufan, küçük bir matbaada çalışmaktadır. Yan dairede yalnız oturan komşuları Huriye, bir gece aniden fenalaşır. Doktor, Huriye’nin bir süre tek başına kalmaması gerektiğini söyler. Tufan, bakacak kimsesi olmayan Huriye’yi ortada bırakmayı göze alamaz ve bir süre onu evinde tutmaya karar verir. Yaşadığı kimi korku ve kaygıların sonucunda Tufan’ın “iyilik” hali önemli sınavlardan geçer.

Not: Yukarıdaki paragraf Başka Sinema sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda beğendim.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Tufan’ın patronunu oynayan Feridun Koç aynı zamanda bir zamanların fenomen yapımı olan “Sıdıka” dizisinde Samim Saka’nın hocası Baturalp’e hayat veren kişidir.
  • Filmin sonunda yer alan şarkı güzeldi.
  • Evde tedavi edilen kuş ve evde bulunan hasta gibi detaylar “Aşk” (Yönetmen: Michael Haneke) filmini hatırlatır.
  • “Umut Dünyası” (Yönetmen: Safa Önal) filminde Tufan gibi bir matbaa çalışanı olan Ahmet (Tarık Akan) evine sığınan hasta bir kız olan Zeynep’e (Necla Nazır) yardım eder. Bu filmde de Tufan evine sığınan hasta komşusuna yardım eder.

Borç Filmi için Öylesine İsim Önerileri 

  • “Borç Tufanı”

 

Uğur Böceği

image

Filmin Künyesi:

UĞUR BÖCEĞİ | LADY BIRD | Yönetmen: Greta Gerwig / Senarist: Greta Gerwig / Oyuncular: Saoirse Ronan (Lady Bird McPherson), Laurie Metcalf (Marion McPherson), Tracy Letts (Larry McPherson), Lucas Hedges (Danny O’Neill), Timothée Chalamet (Kyle Scheible), Beanie Feldstein (Julie Steffans), Lois Smith (Sarah Joan), Odeya Rush (Jenna Walton), Jordan Rodrigues (Miguel McPherson), Marielle Scott (Shelly Yuhan) / ABD / 2017 / Renkli / 94´

Sinopsis:

Christine McPherson, namıdiğer “Uğur Böceği” her ne kadar annesi gibi olmamak için elinden geleni yapsa da başaramayan, tıpkı onun gibi olan bir gençtir. Uğur Böceği’nin hemşire olan annesi, eşinin işini kaybetmesinden sonra ailesini geçindirmek için yorulmak bilmeden çalışır. Lise son sınıfta okuyan Uğur Böceği’nin yaklaşan üniversite tercihinin yarattığı stresin yanısıra, ergenlik sorunları, sosyal hayatında yaşadığı zorluklar ve annesi ile arasındaki zıtlaşmalarla uğraşır. Bunaldığı yaşantısından uzaklaşmak isteyen Christine, üniversite eğitimi için New York’a gitmeye çalışır.

Not: Yukarıdaki paragraf Beyazperde sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda beğendim.
  • Bir büyüme ya da uçmaya hazırlanma hikayesi olarak film bilindik şeyleri anlatmış olsa da bir bütün olarak ele alındığında belirli bir kaliteyi koruyabilmiş.
  • Bir futbol takımı koçunun tiyatrodaki oyuna koçluk yapmaya çalıştığı sahne eğlenceliydi.
  • Bu filmdeki Uğur Böceği Christine karakteri aklıma “Ateş Böceği” (Yönetmen: Osman Fahir Seden) filmindeki Necla (Necla Nazır) karakterini getiriverdi.
  • “La La Bird”
  • “Uğur Böceğiyim yok başka işim
    Silerim hüznü baştan çizerim
    Dünya dursa ben yine uçarım
    Uğur Böceğiyim yok başka işim”

Yatık Emine

image

Filmin Künyesi:

YATIK EMİNE | | EMINE THE PROSTITUTE  | Yönetmen:  Ömer Kavur / Oyuncular:  Necla Nazır (Emine), Serdar Gökhan (Hastabakıcı Server), Bilal İnci (Arzuhalci Deli İsmail), Nubar Terziyan, Mahmut Hekimoğlu (Kumandan), Renan Fosforoğlu, Güzin Özipek, Osman Alyanak (Fırıncı Mustafa), Atilla Ergün (Rıza), Ahmet Turgutlu (Çavuş)  / Türkiye / 1974 / Renkli / 84´

Sinopsis:

Ömer Kavur’un sinema okulu IDHEC’den çıkar çıkmaz çektiği 1974 tarihli Yatık Emine ise Refik Halit Karay’ın Memleket Hikâyeleri kitabında yer alan aynı adlı öyküden uyarlama. Hikâye, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında fahişelik yüzünden Anadolu’nun ücra bir kasabasına sürülen Emine’nin son günlerini konu edinir. Yatık Emine Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme dönemine denk düşen bir kadın hikâyesi olduğu kadar, hem Bressonvari minimal anlatımıyla sinemamızda bir ilk, hem de yıllar sonra Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’daki ödül töreninde adını koyacağı bir hissin, “tutkuyla sevilen yalnız ve güzel ülke”nin dolaylı ifadesidir belki de… Kadının, ülkenin-ulusun temsili olarak kullanılışının dokunaklı örneklerinden biri olan, uzaklarda yalnız bırakılmış bu karakterden yola çıkarak denebilir ki, “hepimiz hâlâ Yatık Emine’yiz, hepimiz bir taşrada sürgünüz…”

Artılar

  • Senaryoyu beğendim. Diyaloglarda Turgut Özakman’ın varlığı kendini belli ediyor.
  • Necla Nazır’ın oyunculuğunu oldukça başarılı buldum.

Eksiler

  • Kumandanın kasabadan 10-15 gün ayrılması öncesinde Emine’nin durumu ile ilgili hiç tedbir almaması; onun ailesine mektup yazarken tanık olduğumuz şefkatli imajına gölge düşürüyor. Sanki karakterin genel tavrına biraz ayrıksı bir tutum oluyor bu.

Keşif

  • Necla Nazır’ın bu filmde “Yatık Emine” rolünde çizdiği karakter ve oyunculuk bana onun “Umut Dünyası” (Yönetmen: Safa Önal) filmindeki “Zeynep” rolünü hatırlattı.
  • Şadırvanda Fırıncı Mustafa’nın Rıza ile oğlu Ali’nin “prova” için Yatık Emine’ye gitmesine izin vermesi ile ilgili konuştuğu sahne bana “Kibar Feyzo” (Yönetmen: Atıf Yılmaz) filminde “Feyzo” (Kemal Sunal) ile “Hoca Efendi” (Bahri Ateş) arasında yine şadırvanda geçen “büyü” ile ilgili anlaşmaya ilişkin konuşmaları hatırlattı.
  • Emine açlıktan ve perişanlıktan evinde ölümü beklerken; kamera, öncesinde bize devlet büyüklerini,  kasabanın zenginlerini, eşrafı her akşam olduğu gibi kahvede iken ya da bir eğlence ortamında iken gösteriyor.
  • Filmi izlerken Emine’nin, kasabalının toplu bir saldırısı sonucu öleceğini düşünmüştüm. Açlıktan/perişanlıktan ölmesi benim için sürpriz oldu.
  • Camı kırık pencerenin önünde duran Emine’nin yüzündeki o duruluk, yatıklık. Emine’nin aslında umudu yatık, kaderi yatık, insanlığa olan inancı yatık.
  • Bilal İnci’yi deli de olsa iyi adam rolünde görmek ilginçti 🙂
  • Rıza ve Ali prova için giderlerken Emine’yi ölü bulmuşlardır. Rıza, testosteronunun kölesi olarak nekrofil tavırlar sergiler.
  • Emine hastaneye ilk getirildiği sırada Server ile olan geleceğe dair umutlu konuşmaları bizim de yüreğimize umut tohumları saçıyor ama ne fayda.
  • Erkeğin kadına bakış açısındaki aşırı maddeselliği filmde tüm sertliğiyle görüyoruz maalesef.

Öylesine

  • “Emine’nin Suçu Ne?”
  • Filmden bir replik: “Acını ne tatlı anlatıyorsun”.