Genç Ahmed

6 out of 10 stars (6 / 10)

Genç Ahmed filmi ile ilgili künye, özet ve değerlendirmeler aşağıdaki gibidir.

Filmin Künyesi:

GENÇ AHMET | YOUNG AHMED | LE JEUNE AHMED | Yönetmen: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne / Senarist: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne / Oyuncular: Idir Ben Addi (Ahmed), Myriem Akheddiou (Inès), Claire Bodson (Ahmed’in Annesi), Olivier Bonnaud (Referans Eğitimcisi), Victoria Bluck (Louise), Othmane Moumen (İmam Yusuf), Amine Hamidou (Rachid), Cyra Lassman (Yasmine) / Belçika / 2019 / Renkli / 90´ 

Özet:

Sinemada sosyal gerçekçiliğin öncülerinden Dardenne Kardeşler, Cannes Film Festivali’nde kendilerine En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran son filmlerinde Avrupa toplumuna bu kez Belçika’da Müslüman bir ergen üzerinden bakıyor. Henüz 13 yaşındaki Ahmed, ailesinin ve çevresinin telkinlerini yok sayıyor ve birkaç ayda benimsediği radikal görüş ve davranışlarından vazgeçmiyor. Dardenne Kardeşler, daha önce iki kez Altın Palmiye’yi kazanmışlardı.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Filmi genel anlamda vasat buldum.
  • Senaryo daha iyi olabilirdi.
  • Dardenne Kardeşlerin genel kalitesinin altında bir film olmuş kanımca.
  • Ahmed’in “dini motivasyonu” yeterince anlaşılamıyor.
  • Bu filmin 2019 Cannes Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödülü alması gerçekten “hayret verici”
  • Filmin ana karakterinin “aşırı dinci” tutumu “Çile” (Yönetmen: Dietrich Brüggemann) filmini hatırlatır. O filmle ilgili Öylecine Bir Aşk sayfasındaki değerlendirme yazısına buradan erişebilirsiniz.

Genç Ahmed Filmi için Öylesine İsim Önerileri 

  • “Namaz Öğreniyorum 101”.

Düğün

image

Filmin Künyesi:

DÜĞÜN | NOCES | A WEDDING | Yönetmen: Stephan Streker / Senarist: Stephan Streker / Oyuncular: Lina El Arabi (Zahira Kazim), Sébastien Houbani (Amir Kazim), Babak Karimi (Mansoor Kazim), Neena Kulkarni (Yelda Kazim), Olivier Gourmet (André), Alice de Lencquesaing (Aurore), Zacharie Chasseriaud (Pierre)/ Belçika / 2016 / Renkli / 95´

Sinopsis:

18 yaşındaki Pakistan asıllı Belçikalı Zahira, karnında büyüyen bebeğini doğurmaya kararlıdır. Tek sırdaşı olan ağabeyi ona destek olmaya söz verir, ama ailelerinin aklında bambaşka şeyler vardır. Zahira, üç kez görücüye çıkarıldıktan sonra işler iyice içinden çıkılmaz hale gelir. Stephan Streker’in ikinci filmi Düğün, artık kendi kararlarını özgürce vermek isteyen ikinci kuşak genç göçmenlerin ikilemlerini duygusal bir yaklaşımla ele alıyor. Gerçek bir hikâyeden esinlenen Düğün, Lina el Arabi’nin Zahira rolündeki müthiş performansıyla da güçleniyor.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Genel olarak başarılı bir film olmuş.
  • Tanıdık bir konusu ve tahmin edilebilir bir sonu olmasına karşın bütünlük anlamında iyi bir iş çıkarılmış.
  • Oyunculuklar başarılı.
  • Zahira ile sevgilinin ormana kaçmaları “Koca Dünya” (Yönetmen: Reha Erdem) filmini hatırlattı.
  • “Gözlerimi kaparım, Amir’liğimi yaparım”
  • Teknoloji ne kadar gelişse de fabrika ayarları her ülke insanı için farklı olabiliyor.

Bir Yıldız Dönüyor

image

Filmin Künyesi:

BİR YILDIZ DÖNÜYOR | SOUVENIR | SOUVENIR | Yönetmen: Bavo Defurne / Senarist: Bavo Defurne, Yves Verbraeken, Jacques Boon / Oyuncular: Isabelle Huppert (Liliane Cheverny/ Laura), Kévin Azaïs (Jean Leloup), Johan Leysen (Tony Jones) / Belçika / 2016 / Renkli / 90´

Sinopsis:

Elle sayesinde kariyerinin belki de en müthiş yılını yaşayan Isabelle Huppert’in unutulmaz karakterlerine eklenen bir yenisi: Liliane yıllar önce Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmış Fransız bir şarkıcıdır. Birinciliği ABBA’ya kaptırdıktan sonra kariyeri yokuş aşağı gitmiş ve en nihayetinde şarkıcılığı bırakmış, sıradan bir hayat sürmektedir. Ancak çalıştığı fabrikada, bir mesai arkadaşı onu tanır ve bu genç adam sayesinde geçmişte kalan şan ve şöhret, tekrar Liliane’ın hayatına girer. Komedi ve dram arasında başarıyla gidip gelen Bir Yıldız Dönüyor’da Huppert’in seslendirdiği şarkılar ünlü pop caz grubu Pink Martini’ye ait.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Öylesine

  • Vasatın altında bir film olmuş.
  • Isabelle Huppert’in kalibresine göre zayıf bir film olmuş.
  • “Unutursam Hatırla”
  • Jean Leloup karakteri “Stromboli” (Yönetmen: Roberto Rossellini) filmindeki Karen’e (Ingrid Bergman) aşık Denizci Antonio’yu (Mario Vitale) hatırlattı.
  • Yardımcı rolde Jean’ın babası filme renk/güç katmış.
  • Bir yıldız dönüyor belki ama film başladığı güçte dönemiyor maalesef.

Yeni Ahit

image

Filmin Künyesi:

YENİ AHİT | THE BRAND NEW TESTAMENT | LE TOUT NOUVEAU TESTAMENT| Yönetmen: Jaco Van Dormael / Oyuncular: Pili Groyne (Ea), Benoît Poelvoorde (Ea’nın Babası), Catherine Deneuve (Martine), François Damiens (François), Yolande Moreau (Ea’nın Annesi) / Belçika / 2015 / Renkli/ 113´

Sinopsis:

Tanrı yaşıyor, hem de Brüksel’de bir apartmanda! Ama pek huysuz bir adam; karısıyla kızına pek kötü davranıyor. Masum kızı hakkında pek az şey biliyoruz aslında: Kendisi 10 yaşında, adı da Ea… Bir gün tahammülü tükenince, Ea babasının en büyük sırrını, yani dünyadaki herkesin öleceği tarihi SMS’ler yollayarak ifşa eder. Ardından da evden kaçıp altı yeni havari bulmaya karar verir.

Not: Yukarıdaki paragraf Başka Sinema sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Başarılı bir film olmuş.
  • Filmin kurgusunu ve müziklerini beğendim.
  • Filmdeki oyunculuklar ve epizot şeklinde bölümleme güzeldi.

Eksiler

  • Filmin girişi odak noktasını toplamada biraz bocalama yaşıyor.
  • Havari adaylarının Ea ile ilk karşılaşmalarında onun isteğini hiç sorgulamadan kabul etmeleri biraz bulanık olmuş.

Keşif

  • Catherine Deneuve ile Goril’in eş olması Neo-Luis Bunuelvari bakış açısı olmuş.
  • “Hz. İsa ve Havariler” tablosunun film içerisinde sürekli güncellenmesi güzel bir fikir olmuş.
  • Bir kadın eliyle dünyanın yeniden başlatılması, Ea’nın kalp sesinden kişilik müziğini bulması vb. sahneler filme renk katmış.

Öylesine

  • “Tanrı’nın İnsanları”

Japon Nişanlım

image

Filmin Künyesi:

JAPON NİŞANLIM | TOKYO FIANCÉE| TOKYO FIANCÉE | Yönetmen: Stefan Liberski / Oyuncular: Pauline Etienne (Amélie), Taichi İnoue (Rinri), Julie Lebreton (Christine), Alice De Lencquesaing (Yasmine) / Belçika / 2014 / Renkli / 100´

Sinopsis:

Belçikalı yazar Amélie Nothomb’un romanından sinemaya uyarlanan Japon Nişanlım, bir şehir ve bir aşk hakkında. Yazarın kendi ismini verdiği başkarakteri hayalperest Amélie, çocukluğunu geçirdiği Tokyo’ya dönmeye ve hayatını kazanmak için Fransızca dersleri vermeye karar veriyor. Japon Nişanlım, Amélie’nin ilk ve tek öğrencisi olan Ringi’yle romantik ilişkisini ve bir ülkeyi keşfetme hikâyesini anlatıyor. Yönetmen Liberski, filmin romanda da bol miktarda mevcut olan mizahı bolca kullandığını söylüyor.

Not: Yukarıdaki paragraf İKSV sayfasından alınmıştır.

Artılar

  • Film vasatın az üstü olarak değerlendirilebilir.
  • Pauline Etienne’nin oyunculuğu başarılı.
  • Dış ses kullanımı başarılı olmuş.

Eksiler

  • Film boyunca merak uyandırıcı unsur olarak kullanılan gizli cemiyetin Fransız fanatiklerinden oluşan bir grup/kulüp çıkması pek başarılı bir tercih olmamış.
  • Rinri’nin anne ve babası film içerisinde pekiyi konumlandırılamıyor.

Keşif

  • Amélie içindeki çocuksuluk ve hayat neşesi gibi renkli kıyafetler tercih ediyor.
  • Amélie ile Rinri arasındaki yakınlaşma sahneleri şiirsel ve dingindi.
  • Amélie’nin nişanlı olarak kalmasını artçı sarsıntı olarak değerlendirecek olursak yaşanan deprem felaketi sonrasında evlilik gerçekleşemiyor.
  • Filmin görsel dokusu uyumlu olmuş..

Öylesine

  • “Evlenmesek de Nişanlıyız”
  • “Nişanda keramet vardır”

İki Gün, Bir Gece

image

Filmin Künyesi:

İKİ GÜN, BİR GECE | TWO DAYS, ONE NIGHT | DEUX JOURS, UNE NUIT | Yönetmen: Jean-Pierre Dardenne & Luc Dardenne / Oyuncular: Marion Cotillard (Sandra), Fabrizio Rongione (Manu), Pili Groyne (Estelle), Simon Caudry (Maxime), Olivier Gourme (Jean-Marc) / Belçika / 2014 / Renkli / 95´

Sinopsis:

Dardenne Kardeşler’in Altın Palmiye için yarışan son filmleri, Variety dergisine göre “Belçika işçi sınıfına dair yine güclü bir yapıt; her zamanki gibi harika bir toplumsal dram”. Marion Cotillard’ın canlandırdığı Sandra, depresyon yüzünden bir süre izin aldıktan sonra işine döner. Ne var ki o yokken patronu iş arkadaşlarına 1000’er Avro prim karşılığında Sandra’yı işten cıkarmayı teklif eder. Gizli oylama pazartesi yapılacaktır; Sandra’nın iş arkadaşlarını ikna etmek için sadece bir hafta sonu vardır. “Filmin genel çerçevesi bu” diyor yönetmenler: “Performans takıntısı ve çalışanlar arasındaki vahşi rekabet. Bunu her yerdeki işyerlerinde görüyoruz.”

Artılar

  • Marion Cotillard’ın oyunculuğu harika.
  • Senaryoyu başarılı buldum.
  • Sandra’nın Timur ile olan sahnesi oldukça duygusal ve başarılıydı.

Eksiler

  • Sandra’nın, birkaç yakın mesai arkadaşının dahi telefon numarasını bilemiyor olması tuhaf geldi bana.

Keşif

  • Filmi izlerken Arzu Film’in kalabalık kadrolu aile filmlerindeki (Bizim Aile, Aile Şerefi vb.) sıcaklığı hissettim.
  • Cüneyt Arkın’lı Battal Gazi filmlerinden birinde şöyle bir olay vardır. Battal, babasını öldüren 17 kahpe yara için Bizans imparatorunu 17 kez kılıçtan geçirir. Sandra’nın intihar sahnesinde de acaba dedim Sandra 16 tane mi hap içti? 16 haksız oylama için 16 hap
  • Sandra’nın tek tek aileleri gezmesi sırasında yönetmen bizlere farklı etnik gruplardan insanları ve de mekanları gösteriyor.
  • Sandra için oylama yapacak mesai arkadaşlarından birçoğunun da geçinebilmek için ek işler yaptıklarını görmemiz filmdeki çatışmayı daha da besliyor.
  • Bir sahnede Sandra arabanın camından başını sarkıtıp rüzgarın onu ayıltmasını bekliyor. Bu sahne bana “Üç Maymun” (Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan) filminde İsmail’in (Ahmet Rıfat Şungar) tren vagonunun penceresinden kafasını sarkmasını hatırlattı.
  • Bir sahnede Sandra daldaki öten kuşları fark edince keşke onların yerinde olabilsem diyor.
  • Filmin sonunda Sandra’nın, patronu Dumont’a yaptığı ders verircesine konuşması bana efsane haline gelmiş “Bizim Aile” (Yönetmen: Ergin Orbey) filminde Yaşar Usta’nın (Münir Özkul) fabrikatör Saim Bey’e (Saim Alpago) olan sözlerini anımsattı. “Bizim Aile” filmindeki bu sahneyi gelin bu filme uyarlamayı deneyelim.
    – Dumont, sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm, ben Sandra usta. Dokunma mesai arkadaşlarıma, dokunma ikramiyelerine. Eğer işçilerden birinin başına bir şey gelirse, o hapları sana içiririm ve dönüp arkama bakmam bile.
  • Filmin isminde olduğu gibi Sandra’nın çabaları da iki ileri bir geri mehter marşı şeklinde ilerliyor.

Öylesine

  • Kader utanmasın, kader utansın”
  • “Sandra Nasıl Kurtulur”
  • “Beni böyle işe al alacaksan
    Olduğum gibi kalacaksam
    Dokunma işçiye, dokunma ikramiyeye
    Bu ne masraflı diyeceksen”

Rosetta

image

Filmin Künyesi:

ROSETTA | Yönetmen:  Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne  / Oyuncular:  Émilie Dequenne (Rosetta), Fabrizio Rongione (Riquet), Anne Yernaux (Rosetta’nın Annesi) / Belçika / 1999 / Renkli / 95´

Sinopsis:

Rosetta, bir tır parkında alkolik annesiyle yaşayan 17 yaşındaki bir kızın hikayesi.

Artılar

  • Émilie Dequenne başarılı bir oyunculuk sergilemiş.
  • Rosetta’nın, beraber çalıştığı erkek arkadaşını patrondan gizli waffle sattığı için ispiyonladığı sahne oldukça çarpıcıydı ve beklenmedik bir anda gerçekleşti.

Eksiler

  • Filmin içerisine çok giremedim.
  • Filmin durağan ilerleyişi odaklanmayı zaman zaman zorlaştırıyor.

Keşif

  • Belki biraz da kameranın genellikle yakın plan çekmesinden olacak Rosetta’yı hem oyunculuk performansı hem de sima olarak “Mavi En Sıcak Renktir” (Yönetmen: Abdellatif Kechiche) filmindeki Adèle Exarchopoulos’a benzettim.
  • Rosetta’nın hikayesinin anlatılış biçimi, karakterin çıkmazları ve yolculuğu bana yer yer “Meleğin Düşüşü” (Yönetmen: Semih Kaplanoğlu) filmini anımsattı. O filmde Zeynep (Tülin Özen), sorunlu babası ve ona ilgi duyan bir genç etrafında geçen bir hikaye vardı. Burada da Rosetta, sorunlu annesi ve yine ona ilgi duyan bir genç var.
  • “Meleğin Düşüşü” filminde bir bavul kahramanımız Zeynep’in hayatını değiştirirken; bu filmde de bir waffle Rosetta’nın hayatını değiştiriyor.
  • Filmde dikkatimi çeken bir ayrıntı oldu. Kamera bize Rosetta’nın eski çizmelerini hep giyildiği sırada gösteriyor. Rosetta’nın çizmelerini çıkarışı yanlış hatırlamıyorsam hiç gösterilmiyor. Belki önemsiz bir ayrıntı ama ilgimi çekti nedense.
  • Rosetta’nın ağrıyan/üşüyen karnını saç kurutma makinası ile ısıtmaya çalışması güzel bir uygulamaydı.
  • Kameranın film süresince Rosetta’yı yakından izleme tavrı bana “Zerre” (Yönetmen; Erdem Tepegöz) filmini hatırlattı.
  • Un çuvalının üstünde yerde yattığı bir sahnede Rosetta ekmeğini adeta taştan çıkarıyor dedirtiyor.

Öylesine

  • “Adı Rosetta”
  • “Rosetta koş! İşten çıkarıyorlar”
  • “Rosetta’nın Düşüşü”

Kırık Çember

image

Filmin Künyesi:

THE BROKEN CIRCLE BREAKDOWN | KIRIK ÇEMBER | Yönetmen: Felix Van Groeningen / Oyuncular: Veerle Baetens, Johan Heldenbergh, Nell Cattrysse / Belçika / 2012 / Renkli / 111´

Sinopsis:
Elise ve Didier karakterlerindeki farklılıklara rağmen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Biri hep konuşur, diğeri ise sürekli dinler. Didier romantik bir ateist, Elise ise hakikati tercih eden bir dindardır. Ama küçük kızları ciddi bir hastalığın peçesine düşünce, aşkları ve ilişkileri de büyük bir sınavdan geçecektir. Yönetmenliğini 2010 yılında İstanbul Film Festivali’nden Altın Lale ile dönen Çölde Kutup Ayısı filminin yönetmeni Felix Van Groeningen’in üstlendiği yapımın iki başrolünü belçikalı oyuncular Veerle Baetens ve Johan Heldenbergh paylaşıyor.

Artılar

  • “Elise” rolünde Veerle Baetens’in oyunculuğu övgüyü hak ediyor.
  • Filmde bolca güzel şarkı dinleyip Blue Grass’ın dibine vuruyoruz.

Eksiler

  • Kimi sahnelerde Amerika’ya ve dini inanışlara karşı Didier’in (Johan Heldenbergh) yüksek sesle düşüncelerini ifade ederken yer yer göndermeler yapması filme biraz didaktik hava katmış.
  • Filmin tasarımında ve kurgusunda kullanılan zamansal sıçramalar yer yer seyredilebilirliği olumsuz etkilemiş diye düşünüyorum.

Keşif

  • Didier ve Elise’in içinde yer aldığı müzik grubunun neredeyse birçok sahne performansında beyaz elbiseler giymeleri bana “Hababam Sınıfı” (Yönetmen Ertem Eğilmez) filmlerinden aşina olduğumuz “Beyaz Kelebekler”i hatırlattı.
  • Filmin sonlarına doğru kırmızı-turuncu bir renk paleti içerisinde ölmüş Maybelle’i (Nell Cattrysse) bahçede koşup oynarken gördüğümüz sahne bana “Karanlıktan Aydınlığa” (Yönetmen: Carlos Reygadas) filmindeki benzer giriş sahnesini anımsattı.
  • “Teranda” (Veranda + Teras) esprisi/buluşu filme renk katmış.
  • Yönetmenin filmde kullandığı “siyah kuş” formunu şu şekilde okumaya çalıştım. Maybelle’in ölümünden önce onun karşısına ölü bir siyah kuş (belki de Maybelle’in ölümüne işaret ediyor) çıkıyor. Maybelle’in ölümünden sonra ise başka bir siyah kuş evin penceresinin önüne annesi Elise’in karşısına (belki de ona göre Maybelle’den haber getiriyor) çıkıyor. Elise, siyah kuş pencereden uçup gittikten sonra bile onun  sağ salim başka bir yere konmasını bekliyor.

Öylesine

  •  “Çemberimde Gül Dövme”.