Hayatboyu

image

Filmin Künyesi:

HAYATBOYU | Yönetmen: Aslı Özge / Oyuncular: Defne Halman, Hakan Çimenser, Gizem Akman, Onur Dikmen / Türkiye-Almanya-Hollanda / 2013 / DCP / Renkli / 108´

Sinopsis:
İlk filmi Köprüdekiler ile İstanbul, Adana ve Ankara Film Festivalleri´nde en iyi film ödüllerini alan Aslı Özge´nin yeni filmi Hayatboyu, dünya prömiyerini 63. Berlin Film Festivali´nde yaptı. Film, sorunlarının çözümü ayrılık olabilecekken birbirlerinden kopamamanın duygusal sıkışıklığını yaşayan evli bir çiftin hikâyesini anlatıyor. Filmin izlediği Ela saygın bir sanatçı, Can ise başarılı bir mimar. İstanbul´un en seçkin semtlerinden birinde, mimari tasarımını Can´ın yaptığı, bir evi paylaşmaktalar. İlişkilerindeki tutku çoklukla sönmüş olsa da karşılıklı saygı ve ilgi, beraberliklerinin sürmesini sağlıyor. Ta ki Ela bir gün Can´ın bir telefon konuşmasına kulak misafiri oluncaya dek… “İnsanlar mutsuzluklarına rağmen yaşamlarının mevcut halinin o kadar da kötü olmadığına kendilerini inandırabiliyorlar. İnsan gerçekleri görmezden gelip hiçbir sorun yokmuş, her şey yolundaymış gibi davranmayı seçebiliyor. Değişime, yeniye, bilinmeyene doğru gitmeye cesaret edemiyor. Ela ve Can da evliliğin konformizmine sığınarak sadece çevrelerine karşı değil, birbirlerine, hatta belki kendi kendilerine karşı bile oyun oynuyorlar.” – Aslı Özge

 

Artılar

  • “Ela” rolünde Defne Halman gerçekten olağanüstü.
  • Ela’nın yemek sahnelerinde ( Dostları ile evde ve spor salonunda, Bayram sofrasında, Ankara yolculuğunda mola yerinde) oyunculuğu Nirvana’ya ulaşıyor.
  • Ela karakterindeki değişim hem psikolojik hem de fiziksel olarak çok güzel resmedilmiş.
  • Filmin görüntü yönetimi oldukça başarılı.

 

Eksiler

  • Aldatma konusu ile ilgili Can (Hakan Çimenser) ve Ela’nın açık açık konuştukları bir sahne iyi olabilir miydi?

 

Keşif

  • Filmin sonlarında Ela’nın sergisinde gördüğümüz renk temalı çalışması çok anlamlı. Bu çalışma Ela’nın gözünde eşi Can’ın geçirdiği değişimi sergiliyor belki de. Ya da hayatboyu bir insanın sergileyebileceği tüm renkleri temsil ediyor.
  • Ela, Can, kızları Nil (Gizem Akman) ve erkek arkadaşı Tan’ın (Onur Dikmen) ilk kez hep beraber oturdukları mekânda tüm karakterleri ayrı birer pencere çerçevesinde (dağınık bir aile) görüyoruz.
  • Ela’nın film boyunca temsil ettiği karakter ve geçirdiği değişimleri bana Michelangelo Antonioni filmlerindeki bazı kadın karakterleri anımsattı.
    1. Eşindeki değişimleri gördükten sonra “Serüven” filmindeki “Anna” (Lea Massari) karakteri
    2. Aldatıldığını öğrendikten sonra “Gece” filmindeki “Lidia” (Jeanne Moreau) karakteri
    3. Ayrılmaya karar verdikten sonra “Batan Güneş” filmindeki “Vittoria” (Monica Vitti) karakteri
    4. Psikolojik nedenlerden dolayı hastalandıktan sonra “Kızıl Çöl” filmindeki “Giuliana” (Monica Vitti) karakteri
  • Film boyunca sanki bir galerideki sergiyi izlemiş hissine kapıldık.
  • Filmdeki birçok karakterin isminin 3 harften oluşuyor olması dikkatimi çekti: Ela, Can, Nil, Tan, Ahu, Ali vb.

 

Öylesine

  • “Taş yerinde ağırdır”. (Galeride’de Yüreğinde’de)
  • Ela’nın hiç dinlemek istemeyeceği şarkılardan biri bu olurdu herhalde: “Bir Fotoğraf Çekinebilir miyiz?” (Mirkelam).
  • Tansiyon yükselmesinden sonra Ela’ya da “Avrupa Yakası” (Proje: Gülse Birsel) dizisindeki “İfo” (Hümeyra) karakteri gibi soldan soldan gelmeye başladılar.
  • İlişkilerindeki depremle yeterince sarsılan Ela ve Can gerçek depremi hissetmediler bile.

Bir cevap yazın